Nihayet IMF, kredi derecelendirme kuruluşlarına el attı. Bu kuruluşların, yaşanan son mali krizde dikkatsizlikleri nedeniyle krizi derinleştirdikleri artık IMF uzmanlarınca da ileri sürülüyor. IMF, bu soruna çözüm olarak, kredi derecelendirme kuruluşlarına çeki düzen verecek bir düzenleyici kurum oluşturulmasını öneriyor.
IMF'nin dün açıkladığı Küresel Finansal İstikrar Raporu'nda, kredi derecelendirme kuruluşlarının kullandığı derecelendirme yöntemlerinin, şeffaflık, hesap verebilme ve çıkar çatışması konularında denetlenmesi öneriliyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının, böylece objektif bir esasa göre çalışacağı düşünülüyor. Aksi takdirde bu kuruluşlar yeni mali krizleri derinleştirici rollerini oynamaya devam edecek çünkü.
Peki ne iş yapar bu derecelendirme kuruluşları?
Kredi derecelendirme kuruluşları, devletlerin ve şirketlerin ihraç ettiği sabit getirili menkul kıymet olarak bilinen bono ve tahvillere güvenilip yatırım yapılıp yapılmayacağını tespit ediyorlar. Tahvil ve bonoların geri ödenip ödenemeyeceğinin kalitesi için not veriyorlar. Yüksek not verirlerse, yatırımcılar, bu menkul kıymetleri düşük faizle çok miktarda alıyorlar. Eğer düşük not verirlerse, ya almıyorlar ya da yüksek faizle az miktarda satın alıyorlar. Böylece bu kuruluşlar verdikleri notlarla yatırımcıyı yönlendiriyorlar.
Gelelim kredi derecelendirme kuruluşları konusunda IMF'nin usulsüzlük tespitine...
IMF, kredi derecelendirme kuruluşlarının menkul kıymet satışı üzerinden pay alma esasına göre iş yaptıklarını ve bunun doğru olmadığını ileri sürüyor. Ki IMF bunda hiç haksız sayılmaz. Çünkü menkul kıymet çok fazla miktarda satılırsa, derecelendirme kuruluşu daha fazla para alacağı için, bu değerlendirme kuruluşlarının yüksek not vererek yatırımcıyı aldatma ihtimali doğuyor. Nitekim pek çok ülkeye ve şirkete haksız notlar verilebiliyor.
Derecelendirme kuruluşları hakkında mesela Çin de dertli. Çin, Batılı S&P, Moody's, Fitch gibi derecelendirme kuruluşlarının politik ve ideolojik değerlendirmeler yaptığını ileri sürüyor. Bu nedenle Çin, Dagong Global Credit Rating adıyla kendisi yeni bir derecelendirme şirketi kurdu.
"Türkiye'nin kredi notunda neler yaşanıyor" derseniz... Türkiye'nin kredi notu belli başlı derecelendirme kuruluşları tarafından riskli ülke seviyesinde tutuluyor. Hatta borçlarını ödeyip ödemeyeceği sürekli tartışılan Yunanistan, İrlanda, Portekiz bile bu kuruluşlarca bizden daha güvenilir bulunuyor. Oysa Türkiye'nin notu, "yatırım yapılabilir ülke" seviyesinde olmalı.
Peki niye bu seviyede değil? İşte buna IMF cevap veriyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının menkul kıymet satışı üzerinden pay alma esasına göre iş yaptıklarına dikkat çekiyor. Demek ki bazı derecelendirme kuruluşları ya menkul kıymet ihraç eden Türkiye'nin kendisinden böyle bir parayı alamıyorlar... Ya da Türkiye'nin notunu düşük tutarak yüksek faizle borçlanmasını sağlıyorlar ve parayı, Türkiye'nin menkul kıymetlerini satın alan yatırımcılardan alıyorlar. IMF'nin değerlendirmesi bu şekilde!