Türkiye İstatistik Kurumu dün haziran ayı işsizlik rakamlarını açıkladı. İşsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre, iş arayan sayısının artmasına rağmen, 2.5 puan azalarak yüzde 10.5 oranına geriledi. Türkiye ekonomisi, kriz lobisinin yarattığı gürültüye rağmen gene de istihdam yaratabildi.
Amerika'da çıkan krizi Türkiye'de çıkmış gibi yansıtan kriz lobisinin medyada yarattığı olumsuz hava, 2009 yılının şubat ayında, işsizlik oranını yüzde 16.1'e yükseltmişti. O tarihte istihdam edilenlerin sayısı 19 milyon 779 bin kişiydi. Bu sayı, 2010'un haziran ayında 23 milyon 488 bin kişiye ulaştı. Dolayısıyla son 15 ayda krizcilerin yoğun lobisine rağmen, ekonomide 3 milyon 709 bin yeni istihdam yaratıldı.
Bu ilave istihdamın yapısına ve dağılımına bakarsak, yüzde 60'ı, on kişinin altında işçi çalıştıran işyerleri tarafından sağlandı. Demek ki, büyük ölçekli işletmelerden daha çok, Anadolu'daki küçük sanayi sitelerinde faaliyet gösteren firmaların işsizliğin gerilemesinde önemli bir payı oldu.
Gelelim dün açıklanan diğer önemli bir veriye daha... Devlet bütçesi ağustos ayında 3 milyar lira fazla verdi. Böylece 2010'un ocak-ağustos döneminde bütçe açığı yüzde 54 oranında azalarak 31.3 milyar liradan 14.3 milyar liraya geriledi. Devletin ödediği faizler de aynı dönemde yüzde 13 oranında azalarak 40.5 milyar liradan 35.2 milyar liraya düştü.
Kamu maliyesindeki bu düzelme, referandum öncesi 'bütçeden para dağıtılıyor' iddialarının büyük bir yalan olduğunu ortaya koydu. Hükümet'in referandum sürecinde mali disiplinden sapmadığı anlaşıldı.
Ekonominin bir diğer önemli göstergesi olan cari açık tutarına gelince... Merkez Bankası'nın dün açıkladığı ödemeler bilançosuna göre, cari açık 2010 yılı ocak-temmuz döneminde 24.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl aynı dönemde cari açık 7.8 milyar dolardı.
Peki cari açığın hızlı artışı ne anlama geliyor? Bütçe açığının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54 oranında azaldığını belirttik. Demek ki devlet, cari açığı arttırmıyor. Cari açığı arttıran özel sektör. Özel sektörün de bu cari açığın finansmanını, "back to back" kredi dediğimiz, kendi kendine bir cepten diğer cebe borç vererek yaptığını hatırlarsak, ekonomide kırılgan bir göstergenin bulunmadığını görürüz.
Anlayacağınız kamu maliyesi iyi yönetiliyor, kriz lobisine rağmen Anadolu sermayesi istihdamı arttırıyor. Zaten anayasa referandumundan yüksek oranda "evet" çıkmasının nedeni de bu. Anadolu sermayesi, kriz lobisinin, 'ekonomik kriz çıkararak Hükümet'i düşürme' tuzağını gördüğü için askeri vesayet rejimine son vermek istedi ve referandumda evet dedi.
Önce IMF vesayetine son verilmişti. Şimdi de referandumda evet sonucuyla asker ve yargı vesayeti bitirildi. Eğer önümüzdeki iki yıl içinde, siviller ekonominin yönetiminde önemli bir hata yapmadığı takdirde bu ülkede en büyük en acıtıcı sorun olan işsizliğin daha da azalacağını göreceğiz.