Türkiye seçmeni askeri vesayeti sandıkta bitirdi. Referandum sandıklarından altı milyon farkla evet kararı çıktı. Böylece bütçede IMF vesayetine son verilmesinin ardından siyasette de askeri vesayet sona erdi.
Peki askeri vesayetle vedalaşmak ekonomiye ne kazandıracak? Her şeyden önce askeri vesayetin bitmesi, Türkiye ekonomisinde yüksek oranlı ve sürdürülebilir bir büyümenin önündeki engelleri kaldırıyor. Çünkü yerli ve yabancı yatırımcıların en çok tedirgin olduğu konulardan biri, "acaba darbe olur mu?" ihtimaliydi. Artık böyle bir ihtimal yok. Darbecilere yargı yolunun açılması ve darbe teşebbüsünde bulunacak olanların sivil mahkemelerde yargılanacak olması, bundan böyle darbeleri önleyecek.
Ayrıca genelkurmay başkanlarının yargı karşısındaki sorumluluğu da düzenlendi. Genelkurmay başkanlarının nasıl yargılanacağı konusu bu güne kadar düzenlenmemişti.
Böylece demokratik bir ülkede askerin sivil yargıya hesap vermesinin olanağı da getirilmiş oldu. Sivillerin askeri yargıda bundan sonra yargılanmayacak olmaları da iş dünyası için önemli bir güvence oldu. İşi dolayısıyla askeri yargıç karşısına çıkmak, herhalde siviller için büyük bir handikaptı.
Gelelim anayasa değişiklikleriyle kabul edilen hukuki öngörülebilirliğe... Bundan böyle ekonomik konularda yargının yerindelik kararı veremeyecek olması, yargının ideolojik kararlar vermesini engelleyecek. Yargı, "kamu yararı görülmemiştir" türünden ideolojik görüşlere dayanan gerekçelerle artık yatırımları engelleyemeyecek. Dolayısıyla istihdam artacak, işsizlik azalacak. Türkiye daha zengin, refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelecek.
Peki hükümet şimdi ne yapmalı? AK Parti Hükümeti 2011 bütçesini istihdamı artıracak kamu harcamaları üzerine kurmalı. Emek yoğun ve istihdamı artıran eğitim ve sağlık harcamaları bütçe içinde ağırlık kazanmalı. Savunma harcamaları ve silah alımları azaltılmalı.
Ayrıca bedelli askerliğin çıkarılmasıyla, ekonomide istihdam kayıpları önlenmeli. Çünkü mevcut durum devam ettiği takdirde askere alınacak pek çok girişimci işyerini kapatacağı için istihdam kayıpları yaşanacak.
Mali kurala gelince... Bazılarınca bundan sonra sıkça dile getirilecek olan mali kural, IMF'nin program sonrası izleme raporundaki tutarsız projeksiyonlar düzeltilmeden kesinlikle dikkate alınmamalı. Ekonominin büyüme hızından daha yüksek bir reel faiz ödemesine izin verilmemeli. Böylece azalan kamu borç yükü sürecinde azalan faizler yoluyla bütçe açığının düşürülmesi planlanmalı.
Bu arada özelleştirmelere daha da odaklanılmalı. Türkiye ekonomisi için önemli bir kredibilite unsuru olan özelleştirmeler, yeni bir ekonomik dönüşümün başlangıcı olabilir.
2011 ortasında, Rusya 29 milyar dolarlık önemli bir özelleştirme programına başlamaya karar verdi. Türkiye de kamu maliyesinde etkinlik sağlamak için benzeri bir özelleştirme programını dünyaya duyurmalı. Çünkü bilinenin aksine, Türkiye'de özelleştirmelerin henüz üçte biri yapılabildi. Hâlâ bankacılıktan, kömürcülüğe kadar pek çok alanda devlet şirketleri faaliyet gösteriyor. Yeni anayasayla birlikte Türkiye'de de artık devlet, vatandaşa piyasalarda rakip olmaya son vermeli. Anlayacağınız referandum bir başlangıç. Özellikle de ekonomide yapacak daha çok iş var.