Türkiye ekonomisi, nisan- mayıs-haziran aylarında, geçen yılın aynı dönemine göre tahminlerin çok üzerinde büyüdü. Sabit fiyatlarla büyüme yüzde 10.3 oranında gerçekleşti.
Bu sonuç bize, yılın ilk üç ayındaki büyüme hızı 11.7 oranı da dikkate alındığında, 2010'un ilk altı ayında Türkiye ekonomisinin büyüme hızının yüzde 11 olduğunu gösteriyor. Böylece Türkiye, 2010'un ilk altı ayında, gelişmekte olan büyük ülkeler arasında büyüme hızında Çin'in ardından ikinci oldu. Brezilya üçüncü, Hindistan dördüncü, Rusya beşinci olarak Türkiye'nin peşinde sıralandı. Ayrıca Türkiye, Avrupa'da ve bölgesinde en hızlı büyüyen ülke olarak öne çıkıyor.
Peki ekonomik büyüme ne anlam geliyor? Bir ekonominin büyümesi o ülkede gelir ve refahın arttığını gösterir. Bir ekonomi büyüdü mü, o ülkede işsizlik azalıyor, ailelerin tüketim ve tasarruf seviyesi yükseliyor demektir.
Gelelim ekonomik büyümenin yeni anayasa değişiklikleriyle birlikte nasıl bir yol izleyeceğine... Anayasa referandumunda "evet" oylarıyla pazar günü "halkın yönetime el koyması", asker ve yargı vesayetinin bu ülkede sona ermesini sağladı.
Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda eğer siviller büyük bir hata yapmazsa, bundan sonra ekonomide kesintisiz bir büyüme süreci sağlanabilecek. Artık askeri müdahalelerle ve yargının ideolojik yerindelik denetimleriyle yatırımlar durdurulmayacak. Statükocular istedi diye Türkiye artık geri bıraktırılamayacak.
Anlayacağınız IMF'nin vesayetini hükümet bitirdi, askerin ve yargının vesayetini de bu referandumda halk bitirdi. Böylece Türkiye'de artık sorunlar özgürce dile getirileceği için bilinecek ve çözülebilecek. Nihayet sağlanan bu özgürlük ve demokrasi ortamı, bu ülkeyi sürdürülebilir ve yüksek bir büyüme hızına kavuşturacak.