Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel krizi fırsat bilip kendisine iş yaratmaya çalışıyor. Her bürokratik kuruluş gibi, IMF de bütçesini artırmak ve böylece yetkilerini çoğaltmak istiyor.
Peki IMF bütçesinin büyümesi dünya ekonomisi için iyi mi? İyi olması mümkün değil, çünkü IMF bütçesi genişledikçe, IMF'ye kaynak sağlayan ülkelerin kamu borç tutarları yükseliyor. Devletlerin borçları yükseldikçe de bu paraların geri ödenmesi için vergiler arttırılıyor. Devlet piyasadaki parayı vergilerle çektikçe "özel sektöre" kullanacak para kalmıyor ve ekonomilerin büyüme hızı düşüyor. Dolayısıyla işsizlik artıyor. Geçen hafta, IMF başkanı Dominique Strauss Kahn, 250 milyar dolar ilave borçlanma limiti isteyerek IMF'nin borç verme kapasitesinin bir trilyon dolara çıkartılmasını istedi. Bu istek kabul edilirse, IMF'ye para veren ülkeler daha önce verdikleri 750 milyar dolarlık paraya ilave olarak kamu kaynaklarından 250 milyar dolar daha vermeyi taahhüt edecekler. Böylece para veren ülkeler ya yeni vergi toplayıp ya da borçlanıp IMF'ye fon aktaracaklar.
Hatırlatalım... IMF küresel mali krizin derinleştiği 2008 eylül ayından nisan 2010'a kadar geçen 18 aylık sürede zorda kalan ülkelere 188 milyar dolar borç verdi. Verilen bu borçlar, sadece IMF'ye para verenlerin değil, IMF'den para alan ülkelerin kamu borçlarını da çoğaltıyor. Böylece her iki ülke grubunda da özel sektör IMF'nin işlemlerinden olumsuz etkileniyor.
Gelelim IMF'nin son günlerde ortaya çıkan yeni uygulamalarına... IMF son dönemde ekonomik kriterlerden ziyade siyaseti öne çıkaran bir davranış sergiliyor. Siyasi koşula bağlı krediler veriyor. Ukrayna'da ekonomiyi istikrarsızlığa götüren Yulia Tymoshenko'ya cömert davranırken, onun ardından iktidara gelen Viktor Yanukovich'e sert davranıyor. Sürekli yeni koşul getiriyor. Yine Macaristan'da "halka gece gündüz yalan söyledik" diyen müsrif Ferenc Gyurcsany'e cömert davranırken, reformcu başbakan Viktor Orban'a gereksiz baskı yapıp aşırı isteklerde bulunuyor. İşleyen stand-by anlaşmasını donduruyor. IMF'nin bu farklı tavırlarının haklı hiçbir nedeni yok.
Gelelim Türkiye'ye... Başbakan Tayyip Erdoğan IMF ile müzakereler sürerken, "siyasi koşul öne sürüyorlar" dediğinde kimse pek bir şey anlayamamıştı. Erdoğan'ın "ümüğümüzü sıktırmayız" sözünün ne anlama geldiği, şimdi IMF'nin Ukrayna ve Macaristan'a yaptıklarıyla apaçık ortaya çıkıyor.
Anlayacağınız kriz lobisi ve IMF, Türkiye ekonomisini hastaneye yatırarak AK Parti Hükümeti'nin elini kolunu bağlayacaklardı. Kriz lobisi ve statükocu işadamlarının baskılarına karşı iyi ki direnilmiş ve iyi ki IMF anlaşması yapılmamış.