Dünyada artık zorunlu askerlik, yerini profesyonel askerliğe bırakıyor. Zorunlu askerliğin yerine, işini severek yapan, iyi eğitim almış, modern silahları kullanılabilen savunma uzmanlarından oluşan ordular kuruluyor.
Dünyada askerlik böyle hızla profesyonelleşirken, bizde Genelkurmay Başkanı, önceki gün yaptığı açıklamada "Türkiye'de askerliğin vatan borcu olduğunu, TSK'daki 430 bin civarında personelin uzmanlaşmasını doğru bulmadığını, sistemle oynamanın orduyla millet arasındaki bağı koparacağını" ileri sürdü.
Genelkurmay Başkanı'nın oturduğu koltuktan olaylar anlattığı gibi görünebilir. Kamu hizmetlerini, bürokratların bakış açısından değerlendirirseniz, Gelir İdaresi Başkanı da şunu söyleyebilir: "Vatandaşların kazançlarının yarısını vergi olarak alırsak, Türkiye'de bütün sorunlar çözülür."
Oysa herkesin gelirinin yarısını vergi olarak alırsanız, düşük ve orta gelir grupları perişan olur. Ekonomi daralır ve siz bir sonraki yıl vergi toplayamaz hale gelebilirsiniz.
İşte bu nedenle ne kadar vergi alınacağına demokratik ülkelerde bürokratlar yerine seçilmiş politikacılar karar verir. Aynı şekilde askerlik konusuna da seçilmişler karar vermelidir.
Askerlik konusu bürokratlara bırakılırsa, bürokrat, herkesin askerlik yapmasının ülkenin sorunlarını çözeceğini ileri sürer. Oysa her sağlıklı erkeği askere almak ülkenin sorunlarını çözeceğine derinleştirebilir. Bir işletme çalıştıran ve ailesini geçindiren bir erkeği zorunlu olarak askere alırsanız, onun işi bozulur, istihdam ettiği elemanlar işsiz kalır. Çoluk çocuğu geçinemez duruma düşebilir. Dolayısıyla zorunlu askerlik, orduyla millet arasındaki bağı güçlendireceğine tam tersine zayıflatabilir.
Zorunlu askerlik uygulaması sadece kişilerin ekonomilerini olumsuz etkilemiyor tabii. Ülkede genel ekonomik gidişi de tersine çevirebiliyor. Tecrübeli bir savunma uzmanına göre, zorunlu askerlik maliyetleri yükseltiyor. Çünkü modern silahları kullanmasını iyi bilmeyen zorunlu asker, tek atışta vurulması gereken hedefi üç ya da beş atışta vuruyor. Dolayısıyla sürekli silah ve mühimmat tüketiyor ve kaynaklar israf ediliyor.
Peki ülkenin daha düşük maliyetle etkin bir biçimde savunulması için ne yapılmalı? Yapılacak olan şudur. Askerlik mesleğine severek ve isteyerek katılacak pek çok genç var. Bu gençler profesyonel olarak görevlendirilir. Diğer gençler de iki haftalık bir savunma eğitimine tabi tutulup, bir bedel karşılığı terhis edilir. Bedel ödemeye yanaşmayanlar ise, askerlik dışındaki kamu hizmetlerinde yaşlı bakımı, ağaç dikimi, çevre temizliği gibi çok çeşitli ve geniş bir kamu hizmeti yelpazesinde görevlendirilirler.
Hatırlatalım... Savunma Bakanı da bir süre önce yaptığı açıklamada "askerlik çağına gelmiş bir milyon yoklama kaçağı, bakaya ve tecilli var" dedi. Bunların 150 bin kadarı bedelli askerliğin çıkmasını bekliyor. 150 bin kişiden 10 bin dolar bedel alınsa, sadece bir kerelik uygulamadan 1.5 milyar dolar gelir elde edilir. Hatta her yıl aynı tutarda gelir elde edilmesi de mümkün olur. Böylece hem bütçeye gelir sağlanır hem de gençlerin kurdukları işletmelerin kapanması ve ailelerin dağılması önlenir. Genelkurmay Başkanı'nın söylediği gibi orduyla milletin bağı kopmaz, aksine orduyla milletin bağı güçlenir.
