Eğer başlıkta yerim olsaydı, tamamı "Bu Galatasaray kümede kalmaya oynar. Zaten öyle oynadı" olurdu..
Şu istatistiklere bakar mısınız?..
Topa sahip olma: Fener yüzde 60, G.Saray yüzde 40.
İsabetli pas: Fener 500, G.Saray 295.
Şut: Fener 16, G. Saray 5.
Kaleyi bulan şut: Fener 7, G.Saray 1.
Korner: Fener 12, G.Saray 3.
Maçın en iyi adamı ödülü: Galatasaray Kalecisi Muslera!..
Bu istatistiklere ancak, Şampiyonluğa oynayan bir takımla, beraberliğe razı, ligin alt sıralarındaki bir takımın maçında rastlanır.
Galatasaray, daha lig başlamadan bitik ve umutsuz görünüyor..
Baş sebebi geçen hafta yazdık.
Prandelli!.. Ya Prandelli kafayı değiştirmeli, ya da Galatasaray Prandelli'yi.. Yoksa ligin üçüncü haftasında tribünler "Başkan gitsin, Reis kalsın" diye tempo tutmaya başlar..
Reis, Sabri..
Fenerbahçe önünde izlediğimiz Galatasaray'da bir Sabri yoktu..
Lig başlamadan önce Zico ile yapılmış bir söyleşi okumuştum.. Fener'deki başarısızlığının sebeplerini sıralarken en başa "Tuncay'ın yerini dolduramadık" maddesini koymuştu..
Tuncay'ı hatırlayan var mı?. Hangi takıma gitti, gittiği yerde ne yaptı, falan filan?. Çünkü öyle ahım şahım bir büyük futbolcu değildi. Ama hatırlıyorum. Ben de o zaman, hem de bir kaç kez, "Tuncay'ın yeri dolmaz" demiştim.. Tuncay takımın ateşleyicisiydi. Skor ne olursa olsun, hakem bitiş düdüğünü çalmadan yenilgiyi kabul etmez, hem takımı, hem tribünü coştururdu. Fener'in moda son dakika gollerinin teşvikçisi oydu.
Sabri de büyük futbolcu değil.. Ama öyle müthiş bir Galatasaraylı ve öyle inançlı ki, 90 dakikanın son saniyesine kadar çırpınıyor. Kapasitesinin iki katı oynuyor, bir takım ağaların yüzde onla oynadıkları maçta.. Hem takımı, hem tribünleri coşturuyor, ayakta tutuyor..
Ayrıca.. Fener maçında Galatasaray'ın beklerine bakın.. Veysel ve Telles.. Sabri bu ikisini de defalarca katlamaz mı?.
Ama Türkiye'de daha antrenman bile yönetmeden, hem de 5+3 kuralı yüzünden "Yerli" futbolcunun altın olduğu dönemde, Prandelli Efendi, Sabri'yi kadro dışı bırakıyor.
Bir başka örnek. Hazırlık maçlarını da izlediniz. Mevcutlar içinde en iyi, en verimli, takıma en hareket veren kanat adamı Amrabat değil mi?.. Satmak için kulüp aranan Amrabat!..
Telles, başından beri beş para etmez oynuyor. Hakan Balta gibi bir adam kenarda dururken, yabancı kontenjanı bu beş para etmez adama kullanılıyor. Niye?.
Prandelli'nin asıl büyük hatası, takımın 4-4-2 olan oyun taktiğini 4-1-3-1-1'e çevirmesi..
Bu taktikle, kanat akınları öldü. Orta alanın kenarında oynayanlar, içe yanaşmak zorunda kalıp sıkıştılar. Galatasaray'ın en büyük hücum gücü, geri dörtlünün kanatlarında oynayanlarla, orta dörtlünün kanatlarında oynayanların ikili akınlarıydı.
Bu kanat akınlarını da ortada çift forvet bekliyordu. 4-1-3-1-1 taktiği bu hücum gücünü sıfırladı. Orta sahayı Selçuk'la paylaşan Melo bu yeni taktikle iki stoperin hemen önünde üçüncü stoper gibi oynatılınca ileri çıkamaz ve oyun kuramaz oldu.
İleri pas yapmayı unutan Selçuk da bu işi tek başına yapamayınca ve santrfor arkası 1 numara oynayan (!) Sneijder sahada kaybolunca (Yerine giren de Yekta..
Buyrun..) Burak tek başına ilerde hiç gelmeyecek topları bekler oldu.
4-4-2 ile 4-1-3-1-1'in en büyük farkı, hücumdan bir adamı savunmaya kaydırmak, böylece hücum futbolu oynayan Büyük Takımı, savunmaya ağırlık veren Küçük Takıma çevirmektir.
120 dakikada kaleyi bulan 1, tek bir şut atabilen takım "Büyük" olur mu?.
Prandelli ve Ünal Aysal el ele vererek, Galatasaray'ı bitirdiler..
Bu ikilinin gene de fikstür şansları var. Bu hafta, sezonun en kötü başlangıç yapan takımı Bursa ile oynayacaklar.
Bursa'nın kimseyi yenecek hali yok ki, Galatasaray'ı yensin. Gelecek hafta milli maç dolayısı ile ara verilecek.. Al sana toparlanmak için vakit..
Ama toparlanmak sadece zamanla olmuyor.. Beyin de gerek!..
Var mı?..