Alonso- Marquitos, Lesmes-Santisteban, Santa Maria, Zarraga- Kopa, Rial, Di Stefano, Puskas, Gento!..
Yanımda oturan Ünal, telefonuna gelen mesaja bakıp, bana "Di Stefano ölmüş" dediğinde, aklıma birden bu isimler geldi.. 1960'lı yılların başında ezberlediğim onbir.. Hala unutmamışım..
Sadece ben değil, üstelik televizyonların da olmadığı o günlerde bütün yaşıtlarım ve büyüklerim ezber bilirdi, o muhteşem takımı..
Real Madrid'di o.. Yeni kurulan Şampiyon Kulüpler Kupasını arka arkaya beş defa kazanan efsane.. Bir yıldızlar topluluğuydu.. Hele de forveti.. Futbolun 5 forvetle oynandığı WM günlerindeki forveti..
Kopa Fransız, Puskas Macar, Di Stefano Arjantinli, Rial ve Gento İspanyoldu. Hepsi büyük yıldızlardı aslında, ama Di Stefano başkaydı..
Süper golcüydü o..
1961 yazında Madrid'e gittiğimde, "Belki rastlarım" diye, Barnebau Stadı'nın etrafında nasıl dolaştığımı hatırlarım..
Şampiyon Kulüplerde Beşiktaş'a düştüklerinde de şanssızdık. Cezalı Di Stefano Türkiye'ye gelemedi. Üstelik geri kalan harika takımı da doğru dürüst izleyemedik.
Haydarpaşa'da trenden inip doğru stada gittiğimizde, zerre yağmur düşmemiş, kupkuru İstanbul'da, İnönü Stadı'nı balçık gibi bulunca şaşırmıştık biz Ankaralılar.
İstanbullu meslektaşlar anlattı. O zaman çim saha yok. İnönü tarla.. Beşiktaş yönetimi de arazöz sokup iyice sulatmış ki, balçık olsun, Real oynayamasın..
Oynayamadılar zaten.. 1 gol atabildiler ancak.. Ama nur içinde yatsın, Kaya Köstepen de 25 metreden falan şahane bir şutla golü atınca 1-1 bitti maç.. Real'e yenilmedik diye nasıl bayram etmişti, Türkiye..
O Real Madrid onbiri, bir saniyede aklıma gelince, "Başka bildiklerim var mı" diye kendi kendimi sınadım..
"Gilmar- Djalma Santos, Nilton Santos-Zito, Bellini, Orlando-Garricha, Didi, Vava, Pele, Zagallo Brezilyasını bir nefeste saydım, gene 60'lı yıllardan..
O unutulmaz Macar takımı da ezberimdeymiş meğer..
Grosics- Buzanski, Lantos- Bozsik, Lorant, Zacharias- Toth, Koçsis, Hidekuti, Puskas, Czibor.
Şimdi bunları size niye yazıyorum peki?.. Yarın Dünya Kupası final maçı var.. Almanya ile Arjantin oynuyor.. Tam bir aydan beri de televizyonlar bunları yayınlıyor, gazeteler bunları yazıyor..
Sayabilir misiniz, Almanya ve Arjantin 11'lerini.. Zor oldu.. Vazgeçtim..
Kaçar futbolcu sayabilirsiniz, her birinden..
Bu Dünya Kupası finallerinin tümünden adını ezberleten kaç futbolcu sayabilirsiniz?.
Futbol bir şovdur. Şov yıldızlarla oynanır.. Nerde o yıldızlar?.
Hollanda- Arjantin maçının son dakikalarında bir gol olsun da uzamasın diye nasıl dua ettim.. Olmadı ve o işkence 30 dakika daha sürdü..
O yarı finalin 90 dakikası boyunca Arjantin ve Hollanda toplam, Almanya'nın Brezilya'ya attığı gol kadar şut attı.. Hollanda 2, Arjantin 5 şut.. Ve TRT'nin 40 yıldır vazgeçemediği yorumcusu, bu penaltı bekleten anti futbolu övdükçe övdü. Efendim, önce önlem almak gerekirmiş.. Yazıklar olsun..
Korkak antrenörler bir yanda, onları destekleyen medya öbür yanda, futbol oynama değil, oynatmama oyununa döndü. "Yenemiyorsan, yenilme" diye aptalca, ahmakça bir slogan dillere dolandı.
"Yenemiyorsan yenilme" futbolu yıldız istemiyor ki.. Koşucu istiyor.. Hocalar da onları yetiştiriyor yıllardır. Sonuç.. İşte bu.. Seyir zevki sıfırlandı.
Bu rezil, bu on para etmez Hollanda şimdi, Avrupa Şampiyonası elemelerinde bizim rakibimiz.. Aslında sevinmemiz lazım..
Fatih Hocam sakın ola "Efendim Dünya Kupası yarı finalisti" falan gibi ön savunmalara girişmesin.. Bu Hollanda'yı bile yenmeyi düşünmüyorsan, ne işin var zaten Avrupa Kupası finallerinde..
Bakın Almanya'yı bir kenara koyuyorum.. Geri kalan 31 takımı da yenebilirdik, Brezilya'ya gitseydik.. Gidebilseydik..
Rakipler güçlü olduğundan değil, kendi yanlışlarımızdan gidemedik..
Ne kadar yazık ettiğimizi de gördük işte.. Dövünelim bakalım.. Dövünelim, ama ders de çıkaralım!..
(Peleler, Maradona ve Cruyfflar öncesi Dünya Futbolunun ilk dünya çapında efsanesi olan Di Stefano'nun ardından en güzel yazıyı 9 Temmuz Çarşamba günü, BirGün'de "Gerçek Kral" başlığıyla Ali Murat Hamarat yazdı. Meraklısı internetten bulup okuyabilir.)