Amerika'da Başkan Obama, ünlü yıldızları da yanına alarak bir sosyal medya kampanyası başlattı. Bir sosyal medya yazılımı ile..
"1 is 2 many!."
Bizim bildiğimiz anlamı, "Bir, ikidir, çoktur" olabilir, ama sosyal medyanın 140 karakter zorunluluğu özel bir dil geliştirdi. Ordaki 2, aslında ayni okunuşa sahip "too" anlamına geliyor, iki karakter tasarruf ederek. Yani mesaj "1 pek çoktur" oluyor.
Bana sorarsanız, dünyanın en anlamlı, en yararlı mesajını içeriyor "1 pek çoktur!.."
Niye anlamlı!..
İstanbul niçin dünyanın en pis şehirlerinden biri sizce?. Çünkü, bizim dünyaya örnek olması gereken Sabah gazetesinin önü dahil her yer kül tablasıdır. İzmarit sokağa atılır bu kentte.. Etrafta yüzlerce izmarit dururken, siz elinizdeki için çöp kutusu aramazsınız. "Bir ben mi düzelteceğim" diye..
İstanbul, niçin dünyanın en gürültülü kentidir?. Çünkü bütün otomobil sürücülerinin bir elleri klaksondadır. Yerli, yersiz, dart durt çalarlar. Sizin de eliniz klaksona gider.. "Ayıp" diye düşünürsünüz önce.. Sonra "Bir ben çalmazsam, İstanbul sessiz mi olacak" dersiniz, basarsınız sonuna kadar.. "Bir ben mi dünyayı düzelteceğim" diyenler için Obama'nın öncülük ettiği kampanyayı anlatayım size..
Kampanyanın hedefi, bizim ülkenin en önemli sorunlarından biriyle ayni..
Kadına tecavüz ve şiddet..
Yapılan araştırmalar, her 5 kız öğrenciden birinin tecavüze uğradığı, 9 genç kızdan birinin cinsel ilişkiye zorlandığı, 10 genç kızdan birinin, erkek arkadaşından şiddet gördüğü korkunç gerçeğini ortaya koyunca, Obama kollarını sıvamış ve You Tube'da yayınlanmak üzere bir video hazırlamış, adını "1 is 2 many" koyarak. Bu adla bulup izleyebilirsiniz.
Videoda ünlü oyuncu Benicio Del Toro "Rızası yoksa, ya da itiraz edebilecek durumda değilse, bu bir tecavüzdür" diyor. Steve Carrel "Bu bir suçtur" diyor.
Konuşan diğer sanatçılar "Bu sorunun bir parçası olmayın. Çözümün bir parçası olun" diyorlar.
Obama "Cinsel saldırı ile savaş hepimize düşüyor ve bu sizinle başlıyor" diyor ve Daniel Craig ekliyor..
"Çünkü 1, pek çoktur!.."
"Kadına tecavüz ve şiddet" sorunu bizde de var, içerik ve mesaj bizi, son günlerde de özelde beni yakından ilgilendiriyor.
Zorlu Center, AVM'nin yanında İstanbul'a rüyada bile göremeyeceğimiz mükemmellikte bir kültür merkezi kazandırdı.. Akustiği, sahnesi, imkanları ile eşsiz olduğunu herkes söylüyor. Merkezi yönetenler, ellerinde bir dosya ile bana da geldiler.
Yapılan muhteşem işi anlattılar ve burada artık dünya çapında şovlar ve konserler izleyeceğimizi söylediler.
Merkezde birbiri ardına, uğruna, Londra'ya, New York'a gittiğim, gideceğim gösteriler başladı. Ama bir tekine adımımı atmadım.
Çünkü bir ilke kararım var.
Ben, Zorlu Center'a adımımı atmayacağım. Çünkü bir İstanbullu olarak, bu merkezin, yaşadığım kentin kalbine saplanmış bir hançer olduğunu düşünüyor ve protesto etmem gerektiğine inanıyorum.
O merkez, trafiği zaten durma noktasına gelmiş o yere yapılmamalıydı. Yaptılar. Tek kilometre yol yapmadan, mevcut Boğaz Köprüsü yolunu iptal edip, Zorlu'ya tahsis ederek, çevrenin zaten felaket trafiğini felç ederek, köprü başına orta boy bir Anadolu kasabası diktiler..
Ben de dedim ki, "Bu Zorlu Center'a adımımı atmam.."
Atmadım da..
"Tavşan dağa küsmüş" diyen dostlarım var.. Kendilerince haklı olabilirler.. Ama bu İstanbul'da insan gibi yaşamak istiyorsak, izmaritten kornaya, her sorunla savaş hepimize düşüyor.
"Bu kenti tek başıma ben mi kurtaracağım" demek sizi sorunun parçası yapar. Çözümün parçası olmak istiyorsanız, işte ilkeniz!..
"1, pek çoktur!."