Woody Allen'i ilk defa kendi çevirmediği bir filmde baş rolü oynarken izlerken iki şey de öğrendim..
Yıllar önce New York'ta, Brooklyn'de en tutucu Yahudilerin, hani o hep siyah uzun ceket, şapka ile dolaşan, kıvrılmış saçları kulaklarının yanından inen Hasidik Yahudilerin yaşadığı mahalleyi gezmiştim de, dönünce yazmıştım, Amerika'da vergi memurlarının dahi giremediği bu tek yeri uzun uzun.. Hiçbir kural geçmiyordu orda, trafik dahil.. Kendi hahamları polis, kendi hahamları yargıçtı, öyle bir derebeylikti, orası..
Fading Jigolo/ Kiralık Aşık'ta baktım, her şey aynen bıraktığım gibi duruyor. Hiç değişmemiş.
John Turturo, baş rolünü oynadığı filmi burada çekmiş. Güzel bir nostalji olmanın ötesinde, dedim ya, iki şey de öğrendim..
Erkek eli sıkmamak ve saçının telini göstermemek, meğer Yahudiliğin bu en tutucu mezhebinin geleneğiymiş. Kadın peruk takıp sokağa çıkıyor ve kendisini tedavi edecek doktorun uzattığı eli, özür dileyerek geri çeviriyor..
Film, hoş bir komedi.. Woody Allen dedesinden kalan antika kitap dükkanı da iflas edince, geçimini temin için jigolo satıcılığına başlıyor. Sattığı da Turturo..
Yani, dünyanın belki en tutucu mahallesinde, hem de içlerinden birinin yaptığı işe bakar mısınız?. Komedi asıl bu çelişkilerden doğuyor zaten..
Bu arada, Sharone Stone de filmin sürprizlerinden.. Evine davet ettiği jigolo ile karşılaştığı sahnede olağanüstü..