"Resimaltı yok.. Resimaltı yok" diye kıyamet koparıyorum. Köşemde kırk yılda bir resim kullanırım, benimkinde resimaltı yok..
"İstanbul'un iflasının resmidir" diye koymuştum oysa..
Sevgili editörüm de posta pulu gibi kullanınca, resimde ne olduğunu anlamak mümkün değil.. Oysa resmin kendisi, benim makalemi 10 defa gereksiz yapacak kadar çarpıcı..
Onun şimdi bu resmi yeniden yayınlıyorum. Dilerim bu defa anlaşılır boyutta kullanılır..
Bakın bir daha yazıyorum.. Kabahat, TEM Otoyolunda giderken ayağını ön camdan çıkaran sürücüde değil.. Kabahat, İstanbul insanını bu kadar pervasız, bu kadar korkusuz, bu kadar çekinmez yapan İstanbul trafik yönetiminde.. İstanbul Valisi'nden başlayarak, bizim köşede bekleyen memura kadar öyle bir rahatlık, gevşeklik var ki, vatandaş da bunu yapabiliyor, inanır mısınız?..
İlk yazdığım Boğaziçi Köprüsüne Zincirlikuyu çıkışı önüne park etmiş manav kamyonu resmine gelen tepkilerden birini de bu vesile ile nakledeyim ki, lagarlığın boyutlarını varın hesaplayın..