İzmir dönüşü uçakta gazetelerimi okuyorum.. Biri The New York Times'ın Avrupa baskısı international Herald Tribune'da bir haber..
Öteki Milliyet'te Mehmet Tezkan'ın yazısı..
İkisini bir tesadüf arka arkaya okudum ve istedim ki, sizler de arka arkaya okuyun..
Sevgili Dostum, İçişleri Bakanımız Muammer Güler hele, mutlak okusun..
İspanya'da da demokrasi var, bizde de, değil mi?..
İşte size iki demokrasi manzarası..
***
"Biz İspanyol değiliz" diyen bir kısım Catalonlar her yıl eylül ayında "Bağımsızlık Günü" kutlaması yaparlar. Bunlar, Catalonia'nın otonom eyalet olması ile yetinmiyen ve bağımsızlık isteyenlerdir. Yani resmen ayrılıkçıdırlar..
Bu yıl da salı günü kutladılar.. Nasıl mı?. 400 kilometreyi bulan Catalan sahilleri boyunca bir insan zinciri oluşturarak.. Barcelona sokaklarında "Ne istiyoruz?. Yeni bir Avrupa devleti. Ne istiyoruz? Bağımsız Catalan devleti" diye sloganlar atarak, marşlar söyleyerek, pankartlar taşıyarak dolaştılar.
Emniyet Müdürü ""Zincirde en az 1.5 milyon insan vardı. Her şey çok barışçıl cereyan etti" dedi.
İspanya Başbakanı yorumunu soran gazetecilere "Evlerinde oturanların sayısı çok daha fazlaydı" demekle yetindi.
***
Ayni salı günü akşamı Mehmet Tezkan, arkadaşlarıyla, Asmalı Mescit'te oturuyordu. Anlattıkları..
Taş çatlasa 15 kişilik bir gurup geçmiş önlerinden.. Hatay'daki gösterilerde hayatını kaybeden Ahmet Atakan için protestoya katıldıkları hallerinden belli. Ama slogan atıyorlar, ne taş, ne sopa var ortada.. Ellerinde pet su şişeleri var sadece.. Artlarından çoğu gaz maskeli 40- 50 polis..
Az sonra tersine bir koşu.. Gene önde gençler, arkalarında polis. Gene ne slogan, ne taş, ne sopa.. Yan masadaki Fransız turistler şaşkın.. 15 göstericiye 50 polis...
Bir küçük gurup daha inince aşağı, polis biber gazını sıkmış.. Öyle sıkmış ki, Asmalımescit'te oturanlar kusmaya, kaçmaya başlamışlar.
Sis bulutu dağılınca geri dönmüşler.. Bir biber gazı furyası daha.. Oysa ortada ne gösteri var, ne taşkınlık yapan..
Polis o gece öyle çok biber gazı kullanıyor ki, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine resmen talip olduğumuz günün akşamı, Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda oynanan Türkiye-İsveç Ümit Milli Takımları maçı bir saat 40 dakika duruyor.
Tezkan "Şahit oldum, Asmalı Mescit'te biber gazını gerektiren hiçbir şey yoktu" diyor..
***
Şimdi İstanbul'da valilik de yapmış Güler dostuma sorayım..
1.5 milyon insan, hem de vatanı bölme sloganları atan 1.5 milyon insan 400 kilometrelik bir insan zinciri oluştururken yörenin Emniyet Müdürü "Her şey barışçıl başladı, bitti" diyor. Gerçek de öyle.. Ne Toma var, ne biber gazı, ne de burnu kanayan..
Şimdi bizde Taksim'e doğru 10 kişi yürüdü mü, Gezi Parkı kapatılıyor, yollar kesiliyor, Tomalar, biber gazları, coplar, plastik kurşunlar ortaya çıkıyor. Yaşam duruyor, insanlar yaralanıyor, ölüyorlar..
Niye?.
Yürüseler ne olacak?.
Slogan atsalar, bildiri okusalar ne olacak?.
Otursalar, dursalar ne olacak?.
Trafiği kesilen yolu açmak, barışçıl protesto guruplarının arasına katılan tahrikçileri, taşla molotof kokteyli ile saldıranları, masum, sakin ve barışçıl protestocuların arasından ayıklamak çok mu zor?. Hele bu her metrede bir Mobese günlerinde..
Şimdi Sayın ve de Sevgili Güler..
"Ayrı bir devlet olmak istiyoruz" diyenlerle "Gezi Parkımızı isteriz" diyenler arasındaki "Protesto" farkına bakın bir.. Bir de, her ikisinde de devletin tavrına..
Sonra konuşalım isterseniz!..