Gönül Oran, Kanadalı dostumuz, Çelik Gülersoy'u taa oralardan hatırlıyor..
"1990 yazında İstanbul'daki tatilimiz sırasında o şahane Hidiv Kasrı'nın Kral Dairesi'nde 15 gün kaldık, her sabah bahçede, güller arasında kahvaltı, akşamları konservatuar öğrencileri triosundan müzikli, nefis Türk mutfağı yemekleri yiyerek.
İstanbul'daki son günümüzde de Yeşil Ev'in o sakin bahçesinde kahvemizi içerken Çelik Bey'le tanışma şansımız oldu.
Amerika'ya döndükten bir kaç ay sonra Atlanta Journal'da koca bir sahife Çelik Gülersoy'un eserlerine ayrılmıştı. Gazeteyi olduğu gibi kendisine gönderdim, o da bana kitaplarından ikisini yolladı.
Ne yazık ki o dev adamı, daha hayattayken öldürdüler, bugün de eserlerinin izini bırakmadılar.."