Yani "Güzellik" derken, mecaz, sanal değil, sözlük anlamıyla "Fiziksel"den söz ediyorum önce, bilesiniz..
Bodrum Uluslararası Bale Festivali'ne, sonunda yetiştim bu yıl.. Kabahat biraz onlarda..
Nerdeyse bir aya yaydılar. Eee..
Doğuş Müzik Festivali de var, ağustos sonunda.. Nerdeyse tüm yazı orada geçirmem gerekecek..
Mecburen sona kaldım.. Ama Spartaküs'ü izlerken de, dona kaldım inanın..
Sibirya Devlet Balesi.. Özellikle solistler müthiş.. Spartaküs, sevgilisi..
Sezar, sevgilisi.. Hepsi harika dansçılar.. Sovyet dans ekolü ta oralara kadar yayılmış belli..
Haçaduryan'ın muhteşem müziği ile gösteri başlar başlamaz kaptırıp gittim, kendimi..
Sonra Spartaküs'ün sevgilisi, Sezar'ın kölesi Frigya çıktı sahneye.. "Bu nasıl bir güzelliktir" diye bakarken, Sezar'ı eline geçirmeye çalışan asil Romalı dilber Aegina girdi kenardan..
Orada büyülendim resmen.. Kız rüya gibi dans ediyor, ama rüyada bile zor görülecek kadar güzel.. Ben balede böylesi bir güzellik gördüğümü hatırlamıyorum..
Sibirya'nın iklimi mi acaba?.
İsimleri yazamıyorum. Zira Spartaküs iki geceydi. Ben ikincisine gittim. Programda iki kast görünüyor.
O gece kimler oynadı, öğrenemedim de..
Ama bakın..
Spartaküs maceram, Kirk Douglas'ın filmiyle başladı.
Ardından romanı okudum.. Sonra bale olarak defalarca izledim, içerde, dışarda..
Roma Sezarına baş kaldıran kölelerin, gladyatör Spartaküs liderliğindeki isyanının öyküsünde, insan okurken ve izlerken, doğal olarak ezilenin yanında oluyor, zalime karşı..
Aegena'nın bir dünya güzeli tacı giyecek kadar harika fiziği, çok güzel yüzü ve insanı alıp götüren dansı yüzünden, ilk defa savaşı Sezar'ın kazanmasına üzülmedim..
DenizBank'a bir kez daha teşekkürler..
Yazın en güzel, en unutulmaz sanat gecelerine, güzelliklerine sponsor oluyorlar, senelerden beri..
Onlar olmasa, Sibirya Balesini Bodrum Kalesi'nde nasıl izlerdik?.