Kulakları iyice duymaz olan Beethoven, nihayet bitirdiği o ünlü Dokuzuncu Senfoni'nin ilk çalınışında orkestrayı duvar kadar sağır kulaklarına rağmen kendisi yönetmek istemişti.
Onu kırmadılar, şef podyumuna çıkarıp eline sopayı verdiler, ama sırtının arkasına, onun görmediği yere, asıl şefi koydular. Tarihler öyle yazar..
Rengim Gökmen dostum, Doğuş Çocuk Orkestrası, 23 Nisan Özel Konserinde, Beethoven'in Altıncı Senfonisi'nin ilk bölümüne girerken, orkestrayı kendisinin yönettiğini sanıyordu.
Oysa asıl şef tam yanıma oturuyor iki eliyle birden orkestraya tempo veriyordu.. Annesinin kucağında oturan 5 yaşında bir kız çocuğu..
Yanımdaki Ünal'a gösterdim, Beethoven'i bu kadar içten izleyen minik kızı..
Salon küçük çocuklarla doluydu. Sahnede dünyanın ender "Çocuk Senfoni" orkestralarından biri vardı..
Atatürk'ün çocukları vardı.
Hepsine, neşeyle, gururla, keyifle, coşkuyla baktım..
Atatürk'ün Ulusal Egemenlik Bayramı'nı niçin çocuklara adadığını ve bunu yaparken, ne kadar büyük ve ne kadar ileri düşündüğünü bir kez daha anladım.
Finalde orkestra Mozart'ın Türk Marşını çalarken, yüzlerce miniğin ellerinde yükselen ay yıldız ve Atatürk dolu bayraklarla kıpkırmızı olan salona nasıl ama nasıl "Umutla" baktım..
Atatürk'ün Türkiyesi, Atatürk'ün Cumhuriyeti bu kuşaklarla harika bir geleceğe yürüyor, onu gördüm..
Doğuş Gurubu'na, şef Rengim Gökmen'e, Sosyal ve Psikolojik Danışman Dr. Erdal Atabek'e, bu orkestrayı kurdukları ve yedi seneden beri her yıl daha da geliştirerek yaşattıkları için yürekten kutlamalarımla..