Önceki pazar günü de, daha önceki pazar gibi, beton dökme kamyonlarını Atiye Sokak'ta sıraya girmiş, gümbür gümbür çalışırken görünce deliye dönmüştüm. Bir hafta önceki rezilliği görür görmez Şişli Belediye Başkanı, dostum Mustafa Sarıgül'ü aramıştım. "Şimdi zabıta ekiplerini yolluyorum" demişti.
Bu söze rağmen, ertesi hafta pazar günü gene ayni manzarayı görmek öfkemi tavana vurdurmuştu.
Yıllardan beri her pazar dostlarla buluştuğumuz Salomanje'nin sahibi Erol Kardeşim o gün kahvaltıya bir saat falan geç geldi. "Bu ne rezillik" dedim.. "Bahar gelmiş, insanlar ilk defa kaldırımlara atılmış masalarda keyif yapacaklar.. Şu beton kamyonlarına bak.."
Erol "Ne olur bir şeyler yazma, benden bilirler" dedi..
"Merak etme" dedim. "Sarıgül beni iyi tanır.. Atiye Sokak'ı büyük savaş vererek trafiksiz hale getiren ve halka kazandıran o üstelik.."
Ertesi salı yemeğinde Sarıgül'le yan yana oturduk. Durumu anlatırken, tonlamalarından hissettim ki beni yeterince tanımamış. Yazımda başkalarının parmağının olduğunu düşünüyor sanki..
Alışkınım, üsteleyip, gene bir dostlar toplantısı Salı'nın keyfini kaçırmak istemedim.
Sarıgül bilgi verdi..
"Atiye Sokak'taki 14 esnaf, hafta sonları da çalışmaya itiraz etmediklerini yazmışlar ve altına imza atmışlar" dedi.
Şimdi bu ülkenin en popüler ve kaç seçimdir oy rekorları kıran Belediye Başkanına bu işleri öğretmek gibi bir niyetim yok. Ama söyleyeceklerim var..
14 değil, 114 esnaf imza verse de, o beton kamyonları pazar günü o sokağa giremezler. Girmemeleri gerekir. Çünkü o sokak, 14 esnaf para kazansın diye değil, İstanbul halkı, pazar günleri huzur içinde tatil keyfi yapsın diye trafikten temizlendi. Yani o sokak, İstanbul halkının.. Esnafın değil..
Ben pazar günü, o sokağa kahvaltıya, yemeğe, iki satır bir şeyler içmeye, ya da nihayet bahar gelmiş, kaldırımlara masa atılır olmuş, dışarda oturup kahvemin eşliğinde puromu tüttüreceğim..
Bana ne, Casita, Salomanje esnafının beton kamyonlarına verdikleri izinlerden.. İstanbul'un öbür ucundan kalkıp gelen bana sordular mı, benden, vatandaştan, oranın gerçek sahipleri halktan izin aldılar mı?.
Dünyanın hangi uygar ülkesinde bir hafta sonu, bir dinlenme bölgesinde beton kamyonlarına izin verilir, bir örnek gösterir misiniz?.
Kaldı ki, Atiye Sokak sadece dükkan da değil.. Üst katları yerleşim yeri. Yani evi milletin. Bir insanın, bir pazar günü evinde kafa dinleme hakkını elinden almak için 14 esnafın imzası yeter mi?. Bu pazar gene Salomanje'ye gittim ki, Şişli Belediyesi adına bir görevli elinde bir demet çiçekle beni bekliyor..
"Hıncal ağbi, Zabıta Müdürüm Adem Bey sizinle görüşmek istiyor" dedi..
İki haftadır "Niye müdahale etmiyor" diye eleştirdiğim müdür..
"Görüşelim" dedi. Elindeki cep telefonu ile bağladı, telefonu bana uzattı..
Duyduklarıma inanamadım.
Şişli Belediyesi Zabıta Müdürü "İnşaat bitene kadar 24 saat çalışma iznini Çevre Bakanlığı'ndan alınmış. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok" dedi.
Vay canına..
Yaz aylarında, Boğaz'ın iki sahilinde saat 23.00'ten sonra terör estiren Çevre Bakanlığı, Atiye Sokak'ta, hafta sonu monu demeden 24 saat çalışmaya izin veriyor ha..
Yani "Gemisini yürüten kaptanlar" ülkesinde değişen bir şey yok.. Hani Rahmetli Özal "Benim memurum işini bilir" demişti ya..
İktidarlar değişti, işini bilen memurlar yerinde..
Bakalım şimdi Çevre Bakanlığı'ndan ne açıklama gelecek!..