Dün Kültür Üniversitesi'ndeki Fazıl Say/ Çağ Erçağ konserini yazmıştım.
Bugün Boğaziçi'ndeki "Bir Masal Yolculuğu"nu yazmasam haksızlık ederim..
İstanbul'un iki ucundaki iki Üniversite Kültür Merkezinde böyle geceler beni nasıl mutlu ediyor.. Hele salonları da artık tıklım tıklım görmeye başlayınca..
Evin (İlyasoğlu) de iki İngiliz getirmiş bu defa.. Bir Klavsen, Terence Charlston bir flüt, Ashley Solomon.. Eserler tarih, çalgılar daha da tarih olunca, konserin bizi bir masal yolculuğuna çıkarması doğal..
Solomon nasıl neşeli bir tip.. O gece seslendirdikleri besteciler genelde İtalyan, ama Solomon "Bu İtalyanlar flütü çalgıdan saymazlar..
Onlar için flüt amatör çalgıdır. İtalyanlar keman çalar, şarkı söylerler" dedi..
Evin'in program notları da ilginç..
Frescobaldi seslendirdiler bir tane..
Onu ilk defa duyuyordum.. Çarşamba tam da dünyanın Sistin Kilisesi bacasına kilitlenmiş, duman ne renk çıkacak diye.. Ben Evin'i okuyorum.
Bu Frescobaldi, zamanın Roma Kardinalinin kadınlarla yaptığı gizli toplantılarda klavsen çalarmış meğer..
Katoliklerde din adamlarına seks yasakken..
Arada Besim Hocamın yanına gittim.. Besim-i Mütebessim.. Mülkiye yıllarımın en sevilen hocalarından Besim Üstünel..
Vivaldi çaldılar ya..
Bir zamanlar eşiyle İtalya'dalar.. Bir araba kiralamışlar.. Gecenin bir vakti Venedik'e yola çıkmışlar.. Bir kar bastırmış, göz gözü görmüyor.. "İlk çıkıştan çıktık, ilk ışığa girdik..
Pansiyon gibi bir yer.. Lobide Vivaldi çalıyor.. Bizim kata çıktık, koridorda Vivaldi çalıyor.. Odaya girdik. Müzik setinin düğmesine dokunduk, Vivaldi..
Ertesi sabah kahvaltıya indik, Vivaldi.."
Hesabı öderken dayanamış sormuş hocam, görevliye "Siz Vivaldi'den başka şey bilmez misiniz" diye.. "Efendim" demiş adam, "Bu tarihi bina Vivaldi'nin doğduğu evdir.." "Vivaldi"nin mesleği papazlıktı, bilir misin" dedi hocam..
"Bilirim" dedim.. "Niye bu mesleği seçtiğini de bilirim.."
"Niye" dedi, hocam..
"Çapkınlık için" dedim. "Vivaldi dünyanın en çapkın adamlarındandı.
Kazanova'dan fazla sevgilisi olduğu söylenir. Papazlık o devirde her eve, her mekana en kolay girme, kadınlara en rahat, en korkusuz yaklaşma imkanı veriyordu Vivaldi'ye.. Müthiş üretken olan Vivaldi de "Bak senin için yazdım" diye tuşlara dokununca, genç kızın kalbi eriyiveriyordu. Vivaldi'nin papaz olması da, bu kadar çok eser vermesi de kadınlar yüzündendir.."