Sergi sezonu açıldı, ne güzel.. Ama ne yazık ki, dünyanın hiç bir yerinde olmayan uygulama bizde hala devam ediyor.. Pazar günleri, yani insanların en çok boş vaktinin olduğu, ailelerini, özellikle, öncelikle çocuklarını alıp götürebilecekleri ve onlara "Sanat" zevki aşılayabilecekleri pazar günleri kapılar kilit.. Aklı, mantığı, izahı var mı, biri söylesin..
Ekav'da 3 Boyutlu Buluşmalar'a gittim..
Üç Kadın sanatçı.. Nuran Çağlar, Deniz Sabuncu ve Demet Kaya Güngörür buluşmuşlar..
Güngörür heykeller yapmış.. Üç boyutlu, doğal olarak..
Deniz Sabuncu'nun gerçekten insanı durduran ve baktıran kapı çalışmaları da göreceli üç boyutlu.. Düşey ve yatay ahşap şeritler ve tabakalar eklemiş yapıtlarına.. Hoş.. Çok hoş..
Nurcan Çağlar'ın beni büyüleyen "Kola içen genç kız"ına bakarken (Bu ismi ben koydum) kabartma zannettim uzaktan.. Sonra iyice yanına gittim.. Hayır.. Kabartmaya geçin, kalın boya kullanımı dahi yok.. Fırçasını noktalar oluşturacak şekilde küçük darbelerle kullanmış.. Bu teknik de, resme derinlik ve üçüncü boyut kazandırmış..
Hep derim ya "Ben resim almam, resim beni alır" diye.. Kola içen kız da beni aldı ama, ne evde, ne ofisimde asacak yeri geçin, dayayacak duvar kalmadı..
Tablodan, duvardan, Ekav'dan koparcasına kaçtım.. Arabada sergi kataloğuna göz atıyorum.
Marcel Duchamp "Tabloları meydana getirenler, onlara bakanlardır" demiş.. "İnsanın yaşanmışlıkları, eğilimleri ve donanımları, baktığı sanat yapıtını anlamlandırmasına kılavuzluk eder."
Meğer ben, yıllardan beri kendi yaptığım tabloları alırmışım!..