Sinema bomboş aslında.. 19 seansları öyle oluyor.. Ben de o seansları seviyorum, gecemi öldürmediği için.. Girerken salona baktım.. Ünal'la benden başka erkek yok. 10-15 kişi daha var, hepsi genç kızlar.. Ömür Gedik'e kanıp gelmiş olmalılar.. "Sadakatsizler'in intikamı, bu film" diye yazmıştı ya.. Bir erkek striptiz kulübünde çalışan dansçıların yaşamından bir kesit anlatıyor, Striptiz /Magic Mike.. "Kadınlar soyunan erkekleri seyretmeye gidince, kadın filmi oluyor zahir" diyenlerdenseniz yanılıyorsunuz.. Steven Soderbergh, sapına kadar bir erkek filmi yapmış. Anlattığı bizim cins..
Işıklar söndü.. Reklamlar falan, bir çift girdi içeriye.. Önümüzden geçtiler, yanımızdaki koltuğa oturdular.. Sonra kıpırtı başladı. Cep telefonun ışığında biletlerine baktılar uzun uzun. Sonra koltuk kenarındaki numaralara baktılar. Sonra delikanlı bize döndü.. "Bizim yerimize oturmuşsunuz" dedi.. Yani sinema bomboş dedim ya.. Sıramızı biliyorum ama, numaramıza bakma gereği duymadık, her yer boş diye.. "Ne titiz insanlar var, pes" dedim içimden.. Film başladı.. Onuncu dakikada da, ilk soyunma sahnesi..
Ne oldu bilir misiniz afişlerinde kocaman "Striptiz" yazan ve yazının altındaki resimde de soyunanın kim olduğu açıkça görülen filmin onuncu dakikasında..
Delikanlı kızın elinden tuttu. Kalktılar ve çıkıp gittiler.. Bir daha "Pes" dedim..
Striptiz, hoş, duygusal bir komedi oysa.. Öyle frontal görüntüler falan yok. Plajda gördüğünüz kadar.. Bol bol baklava.. Müzik harika.. Danslar, koreografiler çarpıcı..
Çıkarken genç kızları izledim, film boyu kıkır kıkır gülen.. Onlar da keyifliydiler.