US Open Final maçında bana keyif veren tek şey, seyirciler arasındaki Sean Connery'ydi.. İlk, en büyük, en ünlü, en unutulmaz James Bond.. (Biraz da bana benzer.. Ehemm..)
Kraliçenin en fedakar hizmetkarı "Bond.. James Bond" olarak ün yapan Sean (Şon okuyun lütfen) azılı bir İskoç milliyetçisi.. Taa New Yorklara taşınması da, İskoç tenisçi Andy Murray'nin finale çıkmadı..
Tribünlerde nasıl şeker bir Braveheart (İngilizlere karşı İskoç isyanını başlatan ve akıllara seza kahramanlık destanları yazan efsane adam) gibi oturuyor, Andy puan aldıkça, nasıl harika jest ve mimiklerle ifade ediyor, sevincini..
Yani saat gece 11'de başlayan ve ilk seti bir saati aşan maç o kadar sıkıcı olmasa, sonuna kadar beklerdim, Braveheart/ James Bond'un (Ne demekse artık) zafer sevincini görmek için..
Ama maç uyuttu. İlaç almış gibi oldum.. İki çizgi arkası oyuncu.. Çevir Allah çevir.. 54 vuruşluk ralli başka nasıl olur, top 54 defa karşıya nasıl gidip gelir?. Çünkü birisi riski alıp, "Winner/ Kazandırıcı" vuruş yapmıyor.. İkisinin de beklediği rakibin "Aptalca hata/ Unforced error" yapması.. Sonunda o aptallığı Murray yaptı.. İşin garip yanı, duvar tenisi oynar zevksizliğinde bu 54 vuruşu, Eurosport sunucusu "Muhteşem" diye göklere çıkarıyor.. Yahu o aptalca hatayı yapmasa Andy, sabaha kadar sürerdi ralli, bunun neresi muhteşem tenis?.
Sabah maç istatistiklerine baktım.. Murray 5 sette (7-6, 7-5, 2-6, 3-6, 6-2) kazanırken toplam 160 puan almış. Sadece 31'i "Winner" vuruş sonucu.. Geri kalan tüm puanlar, Djokoviç'in aptalca, ya da olabilecek hatalarından..
Djokovoviç, 155 puanından 40'ını winnerle kazanmış.. Buna karşılık aptalca hatası 65!..Yani dört saat 34 dakika süren maçta, toplam 71 "Kazanma vuruşu" var, topu topu.. Gerisi topu karşıya atma.. O kadar korkak oyuna rağmen, aptalca hatalar toplamı korkunç.. 121..
Uyumayıp da ne yaparsınız?..