Tevfik Yener'le Hafta Sonu
(Efendim hafta sonu yarım sayfa reklam.. Olan da Tevfik Yener Üstada ve onun benzersiz anılarının tiryakilerine oldu gene.. Geciktik ama, okurken bizi affedeceksiniz.. Usta enfes bir yazı yazmış. Kesilip saklanacak kadar güzel..)
***
Yalnız Özdemir Asaf. Seviyor yalnızlığı. Diyor ya,
"Yalnızlık paylaşılmaz / Paylaşılsa yalnızlık olmaz."
Saçlar, bıyıklar kum rengi ve ince omuzlarında aynı renkte pardesü. Krepen Pasajındayız, meyhane duvarının ötesindeki dünyalara bakmakta...
"Meyhâne mukassî görünür taşradan amma / Bir başka ferah, başka letâfet var içinde" demiş, Nedim.
Burada herkesin bir dünyası var kendine ait.
Şu, iki koltuk değnekli kadın. Ak saçları omuzlarına dökülmüş. Dik, mağrur. Tanırım. Muazzez Arçay bu!.. Altın Portakal Ödüllü sinema sanatçısı.
Ödülü almıştı, ama, "Rolümün karşılığı parayı alamadım" diyordu.
Muazzez Arçay'ın filmden alacağı 2 bin liraydı. Şaştı herkes. Bir artiz için 2 bin lira ne ki? Öyle sanar aldanırlar.
O, film başı aldığı kıt paralar ile yaşamını zor sürdürürdü. Ödül alıp, para alamadığı sıralar vurdu hastalık. Koltuk değneklerine mahkum edince kader, iş vermez oldular.
"Koltuk değnekli karakter rollerine çıkayım" demişti. Yahu kim uğraşacak senaryoyu "koltuk değnekli kadına" uydurmak için... Sonra; yeni artistler de vardı.
"Boşluğunu buldular
Yeni ürün koydular."(Ö. Asaf)
İşsizlik parasızlık. Yiyecek yok, ilaç yok. Kira ödenemiyor. "Çık" derken ev sahibi, Fikret Hakan yetişiyor, kat tutuyor, iki yıl çok iyi bakıyor. Amma velakin Yeşilçam'ın işleri bozuluyor, firmalar darda, Fikret darda. Durum vahim. Muazzez Arçay çözülür gibi oluyor, sonra toparlanıyor,
"Allah'tan umut kesilmez."
Bir gün kapısı tıklanıyor. Lacili iki adam. Korkuyor, "Hayrola?"
Biri zarf uzatıyor. "Buyrun efeem."
Evden atıyorlar galiba. "Nedir?"
"Nazmiye Hanım gönderdi efeem."
"Hangi Nazmiye Hanım?"
"Başbakanımızın eşi, Nazmiye Demirel Hanım efeem. Gizli kalmasını rica ettiler."
Zarfı açıyor, 5 bin lira! Bir yıllık geçimi. Gizli hayırseverler onu yaşatıyor.
Karşımda işte.. Burada beş kişiyiz. Bir o, bir ben, iki emekli, bir de Özdemir Asaf, "Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi."(Ö.
Asaf)
Kulağıma Beethoven'in keman sonatı geliyor, son bölüm, hani cennete yükselen basamakları hissettiren... O, erken kalkıp gidiyor.
"Kimseler kınamaz burada bizi
Ne varsa hesabı öder gideriz." (Ö. Asaf)
Ve masalın sonu. Muazzez Arçay tek odalı evinde yaşama veda ediyor. Duvara dayalı koltuk değneklerine son bakışını görüyorum. Bir ses duyuyorum, içinde Kur'an-ı Kerim'den ayet olan... Beethoven'e "Sen git usta" diyorum.