Bir iyi şey yazalım dedik, nazar değdirdik TRT Olimpiyat yayınlarına.. Çarşamba günü felaketti. Yanlış seçimler yaptılar.. Atletizmin canına okudular.. Bizimkilerde bir Brezilya basketbolu aşkı var ki, anlamak mümkün değil.. İlle de onun maçlarını verecekler..
Atletizme gece yarısı döndüler ve saat onda başlayan yarışları iki saat sonra banttan verirken, utanmadan, sıkılmadan "Canlı" yazdılar ekranın köşesine..
Halkına yalan söyleyen, halkını kandırdığını sanan, milletin atletizmi Eurosport'tan izleyip çoktan televizyonunu kapadığını dahi düşünmekten aciz kamu televizyonu..
Bir de skandal..
Atletizm yayınları başlarken Eurosport'ta Caner "Bir sakat var mı, diye listelere bakıyorum yarış başlamadan evvel. Uzun atlamada Karin Melis Mey'in yarışmayacağı bilgisi var. Bunu soruşturmam lazım" dedi. Soruşturdu.. "Sakat, yarıştan çekilmiş" dedi.. Dediğinde saat dokuzdu ve Caner, yayını İstanbul'dan ekran başında yapıyordu..
Bir saat sonra, saat onda uzun atlama finalistleri, takdim için yan yana dizildiler.. TRT'nin anlatıcısı bağırdı.. "Aaa.. Karin yok.. Ne oldu acaba?.." Ve TRT yayını Londra'dan yapıyordu. Bunun için oraya, sunucu, yorumcu, haberci, kameraman, servis elemanı diye bir yığın insan göndermişti, bu milletin vergileriyle..
Ben "Bunlar olimpiyata turist olarak gidiyorlar" dediğimde kızıyor, hatta beni mahkemeye veriyorlar.. Oysa onları millet dava etmeli.. Milletin parası ile tatile gittikleri için..
Turist değil, "Yayıncı" olsalar, o saatte, Karin'i çoktan bulmuş, konuşmuş, onun, hocasının ve doktorunun görüşlerini ekrana yansıtmışlardı bile.. O sakatlık sıradan değil, muhtemel bir Olimpiyat Madalyasının kaçmasıydı çünkü.. Onun bile farkında olan yoktu, Londra'da yiyip içip yatan ve gezen TRT ekibinde..