Abuzittincim, Şimdi Yunan adalarına gitmek pek bi moda ya.. Ben de Sömbeki'ye (Simi) gidim dedim. Datça'ya da yakın oturuyorum, hemen geçerim diye düşündüm. Bi de Suriye meselesi var.. Suriye'ye ya girdik ya girecez öyle bi hava yaratılmış durumda. İnternetten, şöyle bi haberlere bakıp yola öyle çıkmalıyım. N'olur n' olmaz sınırlar filan kapatılır elde simit, Simi'de kalmayalım.
Haber sitelerinde bol bol laf vardı. Demek ki savaş yok.. Gözüm birden Ulaştırma Bakanımızın fotoğrafına takıldı, altında da iki satırlık yazı. Yazıda Sayın Bakanımız şöyle buyurmuşlar: "1 ölümlü metro göçüğü gayet normaldir.. "Hani Ankara'da Deniz Kuvvetleri Binasının önünde birdenbire yol çöküp bi vatandaşımızı yuttu ya.. Ondan bahsediyor." 1 ölümlü metro göçüğü gayet normalmiş.. Bütün dünyada böyle olaylar olurmuş!."
Kaç ölümlü metro göçüğü acaba normal üstü oluyor?
Yav Abuzittincim düşünebiliyor musun yolda yürürken birden yer yarılıveriyor ve alıp seni gidiyor. Sen metro kazısında çalışan işçi mişci de değilsin, yolda yürüyen, işine giden bi vatandaş.. Kimin aklına gelir birdenbire yerin seni yutacağı..
Ve Koca Bakan bunu gayet normal karşılıyor. Vallahi ben bu kadar geniş yüreklisini görmedim. İhmaller yüzünden uçaklar düştü, trenler devrildi, köprüler yıkıldı, belki yüze yakın ölü bi o kadar da yaralı var..
Üstelik kaldırımlar da çöküp insanları götürmeye başladı. Bakan Beyimiz hala" ..bunlar normal" diyor.
Sana daha önce de yazdım, İskandinav ülkelerinden birinde, bi kaç yıl önce, 500 yıllık bi tarihi köprü çöktüydü. Üzerindeki 5 turist ölmüştü. Ulaştırma Bakanı o an istifasını vermişti. ".. köprülerden ben sorumluyum" diye..
Her gün trafikte, araba çarpmadan eve sağ salim varabilmenin endişesini yaşarken buna bi de yolda yürürken göçüğe düşme korkusu eklendi..
Haberin var mı Abuzittincim, bi kaç ay önce yapımı biten Gökova-Marmaris yolu da çökmeye başladı.. Allahtan, henüz ölen yok. Olsa, o da "normal" zaten. Yolun bi tarafını trafiğe kapadılar. Daha buraları kazılırken, biz, oradan sık sık gelip geçenler "Acaba neden uçurum tarafını doldurmaya çalışıyorlar da öte taraftaki tepelerin yamaçlarını açmıyorlar" diye birbirimize soruyorduk.. Uçurum tarafına dolgular yapıldı, istinat duvarı diye bahçe duvarlarının biraz daha genişi örüldü ve yağmurlarla birlikte bu duvarlar yükü taşıyamayınca yol çökmeye başladı.
Yav bunu biz görüyoruz da, bunu yapanlar, mühendisler, teknik adamlar, Karayolcular nasıl görmüyorlar, nasıl görmezler Abuzittincim? Bunun normal bi izahı var mıdır kardeşim. Bu ne biçim bir vurdum duymazlıktır, ne biçim yöneticiliktir, böyle kafalarla nereye gidilir? Kaldırım da çöker, baraj da çöker, 5.1' le sallanınca ev de çöker. Valla benim aklım almıyor..
Sömbeki'den nereye geldik. Datça üzerinden Sömbeki' ye gitmeye kalkma gidemezsin. Çünkü turizm konusunda Datçalılar derin bi uykudalar.. Anladığım kadarıyla uyandırılmak da istemiyorlar. Bilader Datça'dan Simi'ye (11 mil midir nedir) bi tekne konamaz mı turist getirip götürsün..Yok! Bunu yapacak tek bi denizci yok. Ha, lüks guletlere günde 2 bin lira verirsen o zaman başka! Oysa, Datça feribot iskelesinden kalkan bi tekne neden İstanköy, oradan Knidos, Sömbeki, sonra Rodos, Bozburun, Selimiye, sonunda da tüm bi Kuzey Hisarönü Körfezi turu yapıp gene Datça'ya dönmesin, kötü bi rota mı? Kafası çalışanlar daha kimbilir ne güzel programlar çıkartırlar.
Bırak Datça bu havada kalsın.. Ondan, irice bi kasaba hüviyetinden bi türlü kurtulamıyorlar. İstemiyorlar da..
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.