Turandot, Opera tarihinin en ünlü aryalarından birine, belki de birincisine sahip olmakla ünlüdür..
Nessun Dorma!.. Opera dışında, bunun kadar söylenen arya yoktur.. Hemen her opera konserinin de programında yer alır..
İtalyanlar, organize ettikleri 1990 Dünya Kupasının resmi şarkısı olarak Nessun Dorma'yı seçmişlerdi..
"Sabaha kadar uyku yok" diye başlayan ve "Zafer" haykırışlarıyla biten şarkıyı, Roma'da yapılacak finalin ardından sabaha kadar tüm İtalya sokaklarında, şampiyonanın resmi şarkıcısı Pavarotti eşliğinde söyleyeceklerinden emindiler..
Ne var ki Maradona liderliğindeki Arjantin İtalya'yı Napoli'de devirdi, yarı finalde.. Ki o sene Maradona transfer olduğu Napoli'yi 69 yıl sonra İtalya Şampiyonu yapmıştı. Kentte tapılan adamdı. Necdet Çobanlı Ağabey (Nur içinde yatsın) FİFA'nın emrine verdiği dünya güzeli bir hostesli arabasıyla Sinyoru (Can Bartu) ve beni almış, Roma'dan Napoli'ye maça götürmüştü.. Napoli halkının Maradona uğruna resmen Arjantin'i tutması, İtalyan Birliği'ni sarsmış, Milanolular "Roma'dan güneyi İtalya değildir" diye sloganlar atmışlardı.
Nessun Dorma'yı final gecesi sabaha kadar Almanlar söylediler.. Ben bu yazıyı yazarken hesabıyla, dün gece yarı finalde İtalya'ya yenilen Almanlar.. İtalya bir kere daha, yarın gece sabaha kadar Nessun Dorma söylemeğe hazırlanıyor..
"Toreador"ları yenebilirlerse tabii..
Turandot'un Türk Opera tarihinde de yeri var..
Opera bu ülkede Turandot'la popüler oldu desem yeridir.. 90'lı yıllarda, genç ve gözü kara bir yönetmen, Opera'yı, sahnenin önüne gelen şarkıcının şefin gözlerinin içine bakarak şarkısını okuduğu, şişman kadın ölünce biten ruhsuzluktan kurtarmaya cesaret etti.
"Opera bir gösteri sanatıdır. O zaman gösteri görkemli olmalı" dedi ve arka arkaya, iki muhteşem gösteri sundu.. Turandot ve Tosca!..
O zamana kadar İstanbul'da üç dört sıraya oynayan operalara birden bilet bulunmaz oldu..
Kaç dostum için, o gözü kara yönetmene telefon edip, bilet istediğimi hatırlarım..
Gözü karanın adı Yekta Kara'ydı..
Bana sorarsanız, Türk Opera tarihinde dönüm noktası olan Turandot, 19 yıl önce ilk defa yapılan Aspendos Opera ve Bale Festivali'nin de açılışı oldu..
..Ve 19 yıl sonra, gene bir dev yapımla, İzmir'den bu defa Aspendos'a geldi.
Aytaç Manizade, 250 kişiyi bulan bir dev kadro ile gerçekleştirmiş, görkemi..
AKM kapandığından bu yana operalarda hasret kaldığımız bir dev orkestra... 88 saz.. Harikaydılar.. Dev bir koro.. Müthiştiler.. Uğur Seyrek hayran olduğum koreograflardandır.. Danslar da nefisti..
Dekor olağanüstüydü.. Bu kadar çarpıcı, bu kadar anlamlı, ama bu kadar pratik.. Ortada bir dev güneş.. "Sabaha, güneş doğana kadar" ya.. Ama o güneş, uzak doğu felsefesini, Yin ile Yang'ı, siyah ile beyazı, iyi ile kötüyü de simgeliyor. Sahneye, ikiye açılan o güneşin içinden girip çıkan Turandot iyi mi, kötü mü?. Çağda Çitkaya efsane bir dekor yaratmış..
Bir süper star dinledik ve seyrettik.. Hayır, baş roldeki Turandot, ya da Calaf değildi o. İkincil Liu'da, soprano Birgül Su Ariç.. Şarkıları sık sık alkışlarla kesildi hep.. Su gibi akıyordu sesi.. Çok da iyi oyuncuydu üstelik..
Zalim Prenses Turandot'ta bir konuk sanatçı vardı. Kazak Gülzat Daurbayeva..
Nessun Dorma'yı söyleyecek Calaf'ta ise İtalyan tenor Rubens Pelizzari..
İşte hata burada yapılmış..
Eğer Aspendos'un açılışına Turandot'u koyuyor ve baş rollere "Konuk" davet ediyorsanız, çok ama çok seçici ve de pazarlamacı olacaksınız.. Ya o isme bakıp Aspendos'a koşacak insanlar, ya da gelenler öyle bayılacak ki, anlata anlata bitiremeyecekler.
Turandot da, Calaf da sıradandılar, bu açıdan.. Rengim Gökmen şefim "Bu tenora dikkat et. Müthiş yetenek, dünyaca ünlü olacak" dedi. Olabilir.. Ama bana o gece Aspendos'ta "Gelecek" değil, "Bugün" lazım.. Bir İtalyan tenor da sanat hayatının ilk günlerinde Ankara'ya gelmiş, kimsenin haberi olmamış, ikinci kastta bir kaç temsilde oynayıp gittikten 20 sene sonra Pavarotti olmuştu.
Hemen yanımda oturan Antalya Valisi ikinci perdenin sonunda kalkarken, onu uyarmak istemiştim, "İki saattir burdasınız. Az daha kalın. Üçüncü perdenin başında Nessun Dorma var" diye.. İyi ki uyarmamışım.. Ben bu muhteşem şarkının bu kadar ruhsuz söylendiğine ilk defa şahit oldum.. Yanımdaki opera ve müzik aşığı Cornelia Diamond genel müdürü, can dostum Zafer Alkaya ile birbirimize baka kaldık.. "Bu mu" diye..
Öyle hayal kırıklığı oldu ki, planımda olduğu halde, daha sonraki Rigoletto temsiline gitmedim, Antalya'ya.. Zafer telefon etti.. "Bariton harikaydı ama, 'La Donna e mobile'yi söyleyen tenor felaket.."
Aspendos'u yaşatmak istiyorsak, programı çok ama çok özenli ve ayrıntıları dahi çok iyi hesaplayarak yapmalıyız..