İstanbul'da devletin ve otoritenin olmadığının en göze batan kanıtı trafik.. Arabaya binip kente çıktığınız andan itibaren, Amerikan Vahşi Batısı, Teksas'ta yaşadığınızı hissediyorsunuz.. Hızlı çeken, uyanık olan yaşar.. Kurallara uyan uygar vatandaşlar durmadan cezalandırılırlar..
İşin en kötü, en feci yanı, bu işler, İstanbul trafiğini düzene koymak, bu kentte devletin varlığını hissettirmekle görevli trafik polislerinin önünde yapılır..
1990'dan beri bu gazetede köşe yazıyorum. 1990'dan beri de "Trafik" yazıyorum. Zerre iyileşme yok, tersine her geçen gün daha kötüye gidiyoruz.
Neden?.
Çünkü bu kentte "Trafik Müdürü yok!.."
Trafik Müdürlüğü bir uzmanlık işidir. Bir de yürek işidir.. Bileceksin ve işe yüreğini koyacaksın..
Bu 20 yıl içinde 2 Trafik Müdürü görür gibi oldum.. Şevket Ayaz ve Ali Kemal Hanlı.. İkisi de konuyu çok iyi biliyorlardı ama görevde çok kalamadılar. Hemen tayinleri çıktı, başka işlere gittiler. Ayaz, şimdi emekli. Ali Kemal merkez emniyet müdürü. Yani boş oturuyor.
Öbür Emniyet Müdürleri, 9-5 masa başında kağıt imzaladılar hep.. "Yahu bu kente müdür olduk. Hiç değilse bir, tek bir şeyi düzelteyim, adım kalsın" diyen olmadı.
Trafik Müdürlüğü masa başı işi değildir. İstanbul'un trafiğinden sorumlu kişinin gerekirse 24 saat yollarda olması gerekir.. O yollarda olursa, telsizle emirler yağdırırsa, bu bilinirse, ötekiler çalışır çünkü..
Şimdi çalışır gibi yapıyorlar.. O yüzden de İstanbul her gün daha yaşanmaz bir şehir oluyor..
İstanbul halkı bu kentte devletin olmadığına inanıyor. En korkunç sorun bu..
Peki, nasıl geri gelecek devlet?.
Otorite varlığını hissettirerek..
"Hey, devlet burada" derse.. Gösterirse ve herkesin aklına sokarsa..
Bunu yaptığın zaman herkesin başına trafik polisi koymana da gerek kalmaz. Herkesin trafik polisini kendi beynine yerleştirirsin çünkü..
Bunu kim başaracak?.
Trafik Müdürü değil. Yapsa bugüne dek yapardı.. Emniyet Müdürü de değil.. Onun için de ayni şeyi söylemek mümkün..
Bu yüzden son umudum, Vali'de.. İstanbul Valisi'nde..
Trafik sorununu, İstanbul'da devlet sorunu olarak ele alır, aldığını açıklar ve yapılması gerekenleri, emirlerle duyurup denetlemeye çıkarsa, başta Başbakan, devlet büyüklerinin kent içindeki hareketleri dışında kendilerini görevde hissetmeyen o hantal kurumu harekete geçirebilir..
Vali'nin İstanbul trafik sorununun çözümü için atacağı çok hızlı adımlar var.. Sonuçlarını iki hafta içinde almaya başlarız..
Yapılması gerekenler, atla deve de değil.. Mucizelere falan da gerek yok.. Mevcut eleman, mevcut araç, mevcut kurumla, trafik magandaları, kendilerini uyanık sanan hayvanlar, cani ruhlular kısa zamanda muma dönerler..
Nasıl mı?.
İki gündür yazdığım Kırık Cam Teorisi'ni dikkatli okusun Sayın Valimiz.. Bu hafta sonu bir daha okusun.. Salıdan itibaren, "Kırık Cam Teorisi"nin İstanbul Trafiğine nasıl çok kolay uygulanacağının örneklerini vereceğim.
Yani "Bu işi bana verseler, 15 günde farkı ortaya çıkarırım" iddiamın ayrıntılarını..
İstanbul Trafik Müdürü de, bir hafta sonu düşünüp "Çözüm önerilerim" diye bir raporu üstlerinin önüne koydu mu, bugüne dek, acaba?.
(Trafik Müdürü derken tekil yazdığıma bakmayın. Ben şahsı değil, makamı yazıyorum. 20 yıldan beri o makamda oturan herkesi kast ediyorum.)