Çocukluğumun en unutulmaz insanlarıydı, bekçi babalar.. Mahalle mahalle dolaşırlar, birbirleriyle düdük çalarak haberleşirlerdi.. Gece yatağımda bu uzaktan gelen düdük seslerini duymak nasıl huzur verirdi bana.. İlk okulda Bekçi Baba Türkülerini nasıl coşku ile söyler, bayram günleri ev ev dolaşıp mahalleli ile bayramlaşmalarını iple çekerdim..
Verdikleri güven duyusunun bedeli yoktu..
O teşkilatı kaldırdılar.
Şimdi o düdük sesleri yok.. O güven de yok.. Ne var?.
Eşkiya..
Aynen öyle.. Eşkiyanın artık geceleri sokaklar.. Geçen gün HaberTurk'te manşet.. "Gündüz İspark'ın, gece değnekçinin."
Ah sadece o kadar olsa dostlarım. Ora hiç değilse resmi park yeri. Gündüz paramız belediyeye gidiyor, gece değnekçi adlı yasa dışı, ne idüğü belirsiz insanlara..
Oysa, park yasağı olan yerler de gece değnekçinin bu ülkede..
Cemal Reşit Rey'e gittim. Giriş yolunda itfaiye de var hani.. Gir girebilirsen. Şişli Belediyesi, Lütfi Kırdar'da gece yapmış. Gecekondulardan insanlar getirmiş. 17 otobüs, saydım. Hizmet iyi de, park yasağı olan çıkmaz sokağı 17 otobüsle tıkamak ne oluyor?. Ve o çıkmaz sokakta, otobüslerden kalan iki yan değnekçiler tarafından parsellenmiş.. Tek şerit kalmış hem gidiş, hem gelişe.. Kilit tabii.. CRR dolu, Lütfi Kırdar dolu.. Muhsin Ertuğrul dolu.. Ama bu üçüne o gece, hasbelkader, Vali, Emniyet Müdürü, Belediye Başkanı gibi bir muhterem gelmediği için gece boyu tek trafik polisi yok. Çıkışta 30 metrelik yolu 45 dakikada gidebildik.
İki gece sonra gene CRR'deyim.. Bir hanım efendi şikayetçi.. Gelmiş.. Değnekçi arabasını park ettirmiş, parayı da peşin almış. Çıkmış ki, ne değnekçi var, ne arabası.. Trafik nerden esmişse o gece gelmiş, çekmiş arabaları.. Şimdi vatandaş ne bilsin, orada keyfi bir uygulama var ve bu keyfi uygulama sadece "Değnekçi" adlı eşkiyaya yarıyor..
Bu şehrin adının "İstanbul" olduğuna inanabilir misiniz?.