Erman Hocayı aradım, "Sen yazmazsan kim yazar" diyeceğim, teli kapalı .. Tanıdığım en sıkı Ankaragüçlü..
Ankaragücü'nü bitiriyorlar.. Medyada çıt yok.
Tamam.. Medyanın işi üç kulüple.. Gerisi palavra.. Ama Erman Ankaragüçlü.. Cismiyle, ruhuyla..
Ankara'nın, cumhuriyetin simgesi Ankaragücü, Cumhuriyetin ilk dev sanayi kurumu Makine Kimya'dan doğan Ankaragücü, oğluna eğlence arayan Melih Gökçek tarafından çökertildi. İkinci küme yolunda.. Mesele değil. Çok gittiler, gelirler.. Çünkü tabanları sağlam.. dı..
Şimdi ne halde bilmiyorum bizim çocukluğumuzun "Pazarcılar"ı..
Çarşı'dan önce, Pazarcılar vardı bu ülkede..
Kongre yapılmış.
Biri seçilmiş.. Kim?. Bilmem..
Kimin adamı?..
Bilmem.. Kongre basılmış..
Tabancalar patlamış..
Basanlar kim, basılanlar kim?. Bilmem..
Bunları bilecek, cesaretle yazacak tek adam var piyasada.. Hürriyet gibi bir gazete de elinde.. Ama Erman ortada yok.
Erman'dan çıt yok..
Bu nasıl Ankaragüçlülük Erman?.
***
Ankara'da başka şeyler mi oluyor aslında?..
Cumhuriyet'in Başkentiydi Ankara.. Bir minnacık kasaba iken başkent olmuştu.
Devrinin en önde gelen kent plancılarından Hermann Jansen, yeni başkenti iki aks üzerinde düşünmüştü.. Artı işareti şeklinde iki aks.. Tarihte kentler genelde ringler şeklinde gelişir. Merkezde mabed.. Etrafında halka şeklinde yollar..
Viyana'da, Köln'de en büyük caddeler "Ring" adını taşır, bundan.. Jansen ringe değil, bu iki aks üzerinde yayılmaya dayamıştı planını..
Kızılay, Cebeci- Bahçelievler ve Kavaklıdere-
Dışkapı akslarının kesişme noktası..
Çocukluğum ve gençliğim bu akslarda yürümekle geçti. Kızılay'dan Bahçelievler'deki Renk sinemasına, Cebeci'deki fakülteye yürürdük. Kızılay- Kavaklı hattı romantik yürüyüşler içindi.. Promenad.. Kolejli kızın yanında isen Kuğulu Parka doğru, ne mutlu sana.. Ama peşinde isen de hoş. Bir gün yanında olma umudu ile.. Hele arada dönüp sana bakıyorsa..
Kızılay'dan Sıhhiye'ye doğru yürüdün mü, Ankara'nın simgesi olan anıtı görürdün.. Hitit Güneşi..
Şimdi..
Kızılay yok.. Tarihi Kızılay binasını yok ettiler. Cumhuriyet'in simgesi..
Entellerin gıkı çıkmadı.. Kızılay'ı Kavaklı'ya bağlayan o dünyalar güzeli yürüyüş yolu Atatürk Bulvarı'nı, iğrenç geçitlerle otobana çevirip yayalara resmen kapadılar.. İki yanında sefaret binalarıyla genç Cumhuriyet'in Başkenti olduğunu haykırıyordu o Bulvar, Atası'nın adıyla.. Şimdi resmen yok..
Cebeci'de bir Cumhuriyet simgesi, tarihi konservatuar binası, Mamak Belediyesi diye bir leşe döndürüldü..
Emek'e sahip çıkan iki yüzlülerin haberi yok.
Hitit Güneşi'ne göz diktiler. Ankara'nın simgesi olmaktan çıkardılar. Anıtı da kaldıracaklar, fırsat kolluyorlar..
Kızılay'da, bir başka Cumhuriyet simgesi vardı.. Güven Anıtı.. "Türk, Öğün, Çalış, Güven" yazan anıt.. Şimdi o anıtın adını verdiği parka bir devasa dönme dolap koyacaklarmış..
Ankara'nın simgesi olacakmış.. Paris ve Londra'dan yürütme simge..
Bunu yapacaksan, yer mi yok?. Gençlik Parkı ne güne duruyor?. Orda luna park da var üstelik.. Yakışır..
Ama amacın Güven Anıtı'nı silmekse, o zaman gelir buraya kurarsın..
Ankara'ya, benim Ankara'ma, Sevgili Ankara'ma bir şeyler oluyor.. Bilerek, kasten.. Ya da cehaletten.. İkisi birbirinden kötü..
O Ankara ki, 1981'de Erkekçe'yi çıkarmak için İstanbul'a taşınırken, Çankaya'daki dairemi içindeki eşyalarla aynen bırakmıştım.. "Geri döneceğim" diye..
O ev 30 senedir, benim "Dönme" umutlarımı ayakta tutmak için öyle boş bekledi. Kiraya falan verilmeden..
Şimdi artık bu halkına ihanet etmiş "Sahte" Ankara'ya dönmek istemiyorum..
Evim satılık.. Almak isteyen var mı?..