Ant Yapı, 20. Yılını Lütfi Kırdar'da iki klasik konserle kutladı. Bilkent Senfoni orkestrası ilk gün keman ustası Cihat Aşkın'a, ikinci gün, yeni neslin müthiş piyanistlerinden Emre Elivar'a eşlik etti..
Düşünceyi ne kadar kutlasam az.. Ama ne var ki, iyi niyet her şeye yetmiyor.. Cehennemin yollarının iyi niyet taşları ile döşendiğini unutmayın.
Bir defa Bilkent Senfoni yanlış seçimdi.
Bu orkestranın ruhu yok. Sahnede "Bitse de gitsek" diye sırasının gelmesini sıkıntı içinde bekleyen insanlar.. Dünyanın dört bir yanından gelmişler. Belki ustalar, ama takım olamamışlar. Onların bu sıkıntıdan patlayan halleri seyirciye de bulaşıyor..
Yaptıklarından zevk almayanları izlemek size zevk verir mi?.
Ben ikinci gece gittim. Emre Elivar "Bis"te öyle bir Bach ve Mozart çaldı ki "Keşke orkestra hiç olmasa, Emre resitali izleseydik" dedik.. O bisleri inanın orkestra elemanları içinde dinleyen çok azdı. Görebildiklerime dikkatle baktım. Ya tavana, ya yere bakıyorlardı, bir karış suratla..
Tel Aviv'de Fazıl Say'ı çılgın alkışlar içinde Bis'e bizzat Zubin Mehta getirmişti, piyanonun başına kadar. Sonra da sahneden ayrılmamış, kenardan bir sandalye çekerek orkestranın arasına oturmuş, sonuna dek izlemişti, dünyanın en ünlü orkestra şefi.. Burada, şef mef de yoktu, ortada..
İkincisi..
Bu tip konserlerde program yapmak en önemli iştir. Çünkü salonda klasik müzik dinleyicileri değil, bir şirketin konukları vardır.. Yani belki de hayatlarında ilk kez klasik müzik dinleyenler..
O zaman fevkalade popüler bir repertuar yapmak gerekir. İzlediğim ikinci gece, meraklılar için bile ağırdı.
Bir de böyle ruhsuz çalınınca..
Oysa "Rusya'dan esintiler"se konserin adı.. Borodin, Prens İgor, Poloveç dansları çal.. Rimsky Korsakov, Şehrazat çal.. Çaykovski, Kuğu Gölü çal.. Rus bestecilerinde popüler eser mi yok?.