Çıplak gözle izlediğim ilk Dünya Kupasının seyre doyamadığımız yıldızıydı Dr. Socrates.. Efsane Breziya'nın o yıl iki unutulmazı vardı.. Beyaz Pele Zico ve Dr. Socrates.. Doktor, takma adı, lakabı falan değildi. Tıp doktoruydu resmen.. İlaveten fena halde de yakışıklıydı. Dr. Socrates adlı sakal modası yaratacak kadar. Nasıl karizmatikti. İspanya sokaklarını dolduran dünyanın dört bir yanından gelmiş kadınlar, başta Brezilya dilberleri tabii, bayılırlardı. Biz de futboluna bayılırdık.
Gurupları rahat geçtiler. İkinci tur da üçlü guruplar vardı. Arjantin ve Brezilya ayni guruba düşünce üzüldük. Devlerden biri gidecekti.. Hangisi?.. Gurubun üçüncü takımı ilk turdan galibiyetsiz, averajla çıkan İtalya'ydı. İki maçını da 1-1 bitirmiş, rakipleri kendi aralarında 0-0 berabere kaldıkları için İtalya, attığı gol fazla olduğundan tur atlamıştı. Hesaplarımıza göre bu zavallı İtalya'ya hangisi fazla gol atarsa, çeyrek finale o çıkacaktı..
Bir tek Sinyor, yani Can Bartu "Beyler siz futboldan pek anlamıyorsunuz, ya da İtalya'nın farkında değilsiniz" dedi.. "Onlar büyük skandallarla buraya geldiler. Yeni yeni toparlanıyorlar ve her maç daha iyi oynuyorlar.. İtalya bu gurubu birinci bitirir, ardından şampiyon olur.. Rossi de gol kralı" dedi.. Çekti gitti..
Arkasından güldük..
"İki sene İtalya'da oynadı ya.. İtalya uzmanı kesildi başımıza" dedik arkasından..
O guruptan İtalya çıktı. Brezilya'yı 3-2 yenerek.. Şampiyon oldular. Rossi de gol kralı..
Ve biz Dr. Sokrates ve kaptanlığını yaptığı "Kupasız Şampiyon" denecek kadar efsane o Brezilya'ya çok erken veda ettik..
Tıp doktoru olmasına rağmen aşırı alkol ve sigara tüketimi yüzünden sağlığını kaybetti. Uzun zamandır, yoğun bakımlara girip çıkarak yaşıyordu. Geçen hafta sonu Ünal'ın telefonuna mesaj geldi. Bana uzattı..
Dr. Socrates, ölmüştü. 57 yaşındaydı..