Sevgili dostum Atilla Dorsay'ın kulağı benden delik.. Dün aradı.. "AKM'nin kaderi salı günü Meclis komisyonunda belli olacak. 30 milyon lira ayrılırsa, AKM, o köhneleşmiş, kullanılmaz hale gelmiş içi baştan aşağı yenilendikten sonra, kapılarını açabilecek. Birkaç aylık iş" dedi..
Yani, kimselerin doğru dürüst takımla gelmediği bir palavra şampiyonada ikinci oldular diye bu parayı Turgay Demirel'e veren millet, Atatürk Kültür Merkezi'nden mi esirgeyecek?..
Bu arada lafı gelmişken.. Yeni spor bakanımıza da sormuştuk, bu paranın kimlere hangi imza ve makbuzla ne zaman dağıtıldığını, hâlâ ses çıkmadı.. Hükümette en gelişmiş adet bu olmalı.. Hiç konuşmamak..
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'a kırk defa sordum "AKM ne olacak" diye.. Duvara konuşuyorum..
"Kaba inşaat nerdeyse bitmiş, devletin 90 milyon dolarını tüketmiş Ayazağa Kültür Merkezi'ni yıkıp yeniden yapmak üzere bir firma ile anlaşmıştınız. Yapılanı da yıkıp gittiler. Ne oluyor" dedim.
Duvara konuşuyorum..
"Cumhuriyet'in gerçek SİT'i, tarihi, Ankara Konservatuar binası Mamak Belediyesi oldu. Leş.. O bina Kültür Bakanlığı'na iade edilip müze olacaktı. Hatta içinde göstermelik bir Meriç Sümen gecesi de yapıldı. Ne oldu" diyorum..
Duvara konuşuyorum..
Hepsi önemli, hepsi acil, ama hepsi sürüncemede..
Hele de AKM..
Başbakan'ın gerçekten harika bir projesi vardı. İçi de, dışı da on para etmez AKM'yi temelden yıkıp, yanındaki otopark arsasını da ekleyerek kazanılan iki misli alanda, İstanbul'a simge olacak bir Kültür Merkezi yaratmak. 24 saat yaşayan bir merkez..
Önce dedikodu ürettiler.. "Aslı yok.. Cami yapacak.."
Tutmadı. Yenisini ürettiler.. "AVM inşa ettirip rant yaratacak.."
Sonunda bir yanda mahkemeler, bir yanda, SİT kurumları yıkımı durdurdu.
Onun üzerine Ertuğrul Günay, 15 milyonluk koskoca kent, üstelik o zaman Avrupa Kültür Başkenti, orkestra çukuru olmayan şehir durumuna düşmesin diye, orijinal binanın mimarı Hayati Tabanlıoğlu'nun mimar oğluyla el ele verdi. Dışı aynen koruyarak, içi 24 saat yaşayacak çağdaş işleve kavuşturmak üzere proje yaptılar..
Ne olduğunu hâlâ bilmediğim bir sendika dava açıp yürütmeyi durdurma istedi. Bizde mahkemelerin en kolay yaptığı iş. Dosyaya bakıp, durdurmak.. "Yahu durursa ne olur" düşünen yok.
İşte Ankara'da Kuğulu Kavşağı'nı durdurma kararı aldılar.. Yürür mü?. Ankara yürümez Kuğulu kapanırsa.. Bu defa kendi kararları için yürütmeyi durdurma aldılar. Ankara'yı köstebek yuvasına çeviren Melih Gökçek'i kahraman yaparak.
AKM mahkeme kararı ile mühürlendi, İstanbul Avrupa Kültür Başkenti iken. Günay "Lanet olsun" dedi. İçini de aynen koruyarak bir yenileme projesi yaptırdı. Koltuklar, perdeleri dekor asansörleri falan değişecek.
Bu defa da Devlet Bakanı Hayati Yazıcı parayı vermedi. Ne alaka?. Şu alaka?..
AKM'nin yenilenme parası Kültür Başkenti Ajansı bütçesine konmuş. O ajans Kültür Bakanına değil, Devlet Bakanına bağlanmış. Yazıcı bin dereden su getirdi. 2010 bitti. Ajansın yasal süresi de bitti. Para gitti. AKM öylece kaldı, Ertuğrul Günay da ortadan kayboldu..
Ağzını açmıyor AKM için..
Niye?..
Tepesi attı.. Kızdı, lanet mi etti.. Onlar da olabilir de, devlet adamı böyle duygusal olur mu?:
Herhalde ipler onun elinde değil. Onu da söylemeye utanıyor, ondandır. Aklıma başka mantıklı sebep gelmiyor..
Yahu İstanbul'un iki Kültür Merkezi'ni de çözemeyen, hele Ayazağa'yı tam yüzüne gözüne bulaştıran bakan susar mı?.
Kamuoyuna, bana değil, tamam, kamuoyuna bir açıklama yapmaz mı?.
Yapmıyor.. Ölüm sessizliği içinde..
"Kültür Merkezi" dedin mi, Kültür Bakanı yok oluyor.. Bana da liste gönderiyor ne yoğun işleri var, göreyim diye..
Bir devlette işler "Öncelik" sırasıyla yapılır.. İstanbul'dan öncelikli kent, onun bir Kültür Merkezi ihtiyacından daha öncelikli hangi işiniz olabilir, Sayın Kültür Bakanı?.
Van'a koşmayı biliyorsunuz. İyi, hoş, alkış, orayı kucaklamak.. Tamam da bir de İstanbul var, bu ülkede.. Sahipsiz..
Atilla "Salı 30 milyon çıkarsa" diyor..
Çıkar çıkmasına da.. "At binicisine göre kişner" demiş atalarımız binlerce yıl.. O komisyondan o parayı çıkaracak, AKM'ye sahiplenecek binici nerde?.