Adına "sirayet" derler, et lokantalarında sırayla birinin acısını tam anlamadan bir diğerini peş peşe servis ederler. İstanbul'un ünlü silüetine birbiri ardına saldırı hızla sürüyor. Her yeni "milli felaket proje" bir öncekinin acısını kim yaptıya getirerek, gündemden düşürüyor.
Amaç, "Nerem doğru ki" diyen deve misali, bizleri "Hangi birini düzeltelim kardeşim" bıkkınlığına sürükleyerek çirkine, kötüye alıştırmak olsa gerek. Tecavüz kaçınılmazsa zevkini çıkaralım bari havasına sokacaklar bizi.. Kent ikonlarının en tumturaklısı, Kuzguncuk sahilinin ziyneti Cemil Molla Köşkü'nün içinde bulunduğu ve Köprü'den geçenlerin bakmaya doyamadığı emsalsiz manzara belediye eliyle mahvedildi.
Anakent, Sütlüce'deki Tersane arsalarını Askeriye'den bedava almak için, Boğaz'ın bu en güzel yerindeki yeşil alanı feda etti.. Takas yapıldı ve felaket başladı.
Yüzkarası kalfa işi bir inşaat rezilliğiyle o muhteşem Boğaz görüntüsünün nasıl tecavüze uğradığını defalarca yazdım. Tarihi değer, benzersiz, eşsiz Cemil Molla Köşkü önüne yapılan devasa "Askeriye lojmanları" ana bina çatısı kapandı. Şimdi bir de müştemilat binası yapılıyor ki nerdeyse ilk yapıdan büyük. Ayıp, ihanet ve çirkinlik örtülecek gibi değil.
Kentin kartpostal kimliği, Süleymaniye Camisi silüeti arkasında yapımına yol verilen gökdelenlerle adeta dinamitlendi. Değme terörist böyle bir eylem gerçekleştiremezdi.
Yıksan yıkılmaz, bıraksan çirkinliğine katlanılmaz. İzinleri veren yetkili kurumlar birbirine atıyor suçu. Ama binanın iğrenç katları satılmış bile.. Hem de çok forslu kişilere.. Hadi yıkın bakalım..
Belediye Başkanımızın baş mimarlığını üstlendiği meşhur bir "Haliç köprü ve viyadüğü" var ki evlere şenlik. Hani Haliç yabancı literatürde Golden Horn/ Altın Boynuz ya.. Asma köprünün taşıyıcısı iki devasa pilonu altın rengine boyayıp bitim uçlarını da boynuz gibi kıvırarak fiziksel benzetme yapmışlar. Dehaya bakar mısınız?.
UNESCO Dünya Miras Komitesi denetimine takıldı tabii bu garabet. Uyardılar.. "Bu boynuzları budamazsanız, İstanbul Dünya Mirası olmaktan çıkar ha!.."
Güler misin ağlar mısın?.
Ayıpların, tatsızlıkların sadece üçünü saydım.
İnanın, İstanbul İstanbul olalı böyle zulüm görmemiştir.
Güzeller güzeli fettan İstanbul'a çaldığı kalplerin, asırlık günahlarının bedeli çirkinliğe mahkum edilerek mi ödetiliyor, acaba?
Frank Gehry'nin "Veda" eserini İstanbul'da vermek üzere tasarladığı Tepebaşı Kültür Merkezi'nin gerçekleşmesine taş koyan, kerametleri kendilerinden menkul birtakım insanların "Ben yaptım oldu" emri vaki kararlarıyla İstanbul harıl harıl çirkinleştiriliyor.
Başbakan "Oy moy dinlemem gecekonduları yıkacağız" diyor.
Peki bu kâbus kondular kalacak mı?..