Harikaydı.. Hem de nasıl harikaydı..
Madam'ı andık, perşembe gecesi, Süreyya'da.. Türk Balesini kuran İrlandalı Dame Ninette de Valois'yı..
İngiliz Kraliyet Balesini kurup, Rus balesiyle yarışır hale getirdikten sonra, Türk balesinin temellerini atmak üzere 1947'de kısa bir süre için İstanbul'a gelen ve seçtiği miniklerle, İstanbul Yeşilköy'de tahsis edilen ilkokulda çalışmaları başlatan Madam, ülkemize ve insanımıza âşık olmuş, bu defa kendi isteğiyle dönüp gelmiş, 1950'de Ankara Devlet Konservatuvarı içinde kurulan bale okulunun başına geçmiş ve öğrencilerini yetiştirmeye başlamıştı..
"Türkler, Ruslar gibi dansa doğuştan yetenekli" diyordu.. "Çok zengin de folk dansı kültürleri var.. Burada harikalar yaratabiliriz.."
Yarattı da..
Gecenin başlangıcında izlediğim minik video gösterisinde o sahneler var..
Jale.. Binay.. Gülcan.. Meriç.. Büyük Meriç.. Kraliçe.. Bolşoy'un ilk yabancı baş dansçısı.. Oytun.. Sait.. Özkan.. Hepsini adım adım yaşadığım, içinde olduğum, olduğum için de, çok mutlu olduğum yıllar..
1957'de ilk mezunlarını verdi Madam'ın okulu.. Ve Türk Balesi, opera süsü olmaktan kurtulup ilk temsilini verdi..
Coppelia..
Ama Madam'ın Türk Balesi vizyonu genişti.. Kuğu Gölü oynayabilecek dansçılar yetiştirmekle bitmiyordu iş..
O zengin Türk adımlarını, o zengin Türk melodileriyle sahneye çıkarmak şarttı..
Ferit Tüzün'ün müziği ile Çeşmebaşı'nı kendisi yarattı.. Köy kızlarının su almak için sırada beklediği, erkeklerin de etrafta toplanıp, onları izlediği çeşme başları, köy kültüründe "Sosyoloji"nin başladığı yerdir.. "Köyde efkârı umumiye, yani kamuoyu çeşme başında oluşur" derdi, nur içinde yatsın Sosyoloji Hocamız İbrahim Yasa, Mekteb-i Mülkiye'de..
Sonrası, dağdan yuvarlanan çığ gibi geldi..
Nasıl geldiğini de gece boyu izledik.. Madam gitti, ama okulu kaldı.. Büyüyerek.. Gelişerek..
Harika dansçılar, birinci sınıf koreograflar, bale müziği yazarları, sahneye koyanlar, dekor ve kostümcüler.. Bale için ne lazımsa, hepsini yetiştirdik kuşaklar boyu Madam'ın temeli, ne temeli, kurduğu muhteşem binanın üzerinde..
Gece Madam'ı da anlattı.. Madam'dan sonra devam edenleri ve bugün geldiğimiz yeri de..
Çok güzel hazırlanmıştı. Madam'ın o günlerden yardımcıları Dudley Tomlinson, Richard Glasstone, Angela Bayley davet edildiler, sahneye çıktılar, şiltler aldılar.. Büyük Meriç sahneye çıktı.. Adı Madam'la özdeşleşen, bu gecenin gerçekleşmesinde Deniz Yamanus'la baş rol oynayan Unutulmaz Meriç..
Sonra, Hülya Aksular ve Oktay Keresteci'nin çok şık sundukları genç dansçılarımız, 1957'den, Coppelia'dan başlayarak, Türk Balesi'nin Madam'ın çizgisinde gelişmesi ve bugün geldiği yeri sahneye taşıdılar..
Yanımda Gürer Aykal oturuyordu.. Genç ve en verimli çağında kaybettiğimiz Duygu Aykal'ın İnsancık'ından ikiliyi izlerken ben üç defa gözlüklerimi sildim.. Gürer'e bakamadım bile..
..Ve geleceğin bir uluslararası yıldızını bu dansta keşfettim.. Hüma Ersel..
Erhan Güzel'le dansı, gecenin doruğu oldu.. Ve de Fazıl Sayın müziği ile Geywan McMillen balesi, Ara Danslar, Ara Nağmeler.. O nasıl bir müzik, o nasıl danstır.. Tülay Yalçınkaya, Selim Borak, Ebru Çatay..
..Ve de Yasemin Erkan'ın, Okay Temiz müziği üzerine yazdığı çarpıcı dans.. Demli Çay ve bir harika daha..
İlke Sayıner..
Keşke öteki İlke, İlke Kodallı da, bir Kuğu Gölü pas de deux'sü ile bir Diva olarak çıksaydı sahneye.. Bir kalabalığın arasında, herhangi bir diskodan gelmiş bir kızın dahi başarabileceği bir figüran gibi değil..
Hayatı belirleyen, olanaklar, yetenekler kadar, seçimlerdir.. Doğru seçimler..
Madam'ın yaptığı gibi..
İrlandalı kızı dünyanın Ölümsüzleri arasına "Dame" olarak yazan seçimleriydi..
Önce Londra, sonra Ankara seçimleri..
Teşekkürler Madam!.