Abuzittincim,
Bu yıl turizm iyi gidiyor. Yıl sonunda 25 milyar dolardan bahsediyorlar.. Bunlar arkada doğru dürüst bi devlet desteği olmadan oluyor. Düşün, turizmin bi master planı bile yok! Daha doğrusu adı var kendi yok! Ayrıca turizmle uğraşanlar da bi araya gelip politikalar üretemiyorlar. Birbirlerini yemekle meşguller. Buna rağmen 25 milyar dolarlardan söz ediyoruz. Biraz daha açmak gerekirse, bu rakam Turizm Bakanlığı bütçesinin yaklaşık 26 -27 katıdır.
Esasında bu rakamları büyütmeyelim. Çünkü Türkiye'ye gelen turist sayısı Paris'e gelenden daha az! Doğru dürüst bi planlamayla 30 milyar doları, 60 milyarlara, 90 milyarlara çıkarabiliriz. Fakat gizli bi el "dur!" diyor. Yalnız bu hükümet döneminden bahsetmiyorum. Bu her zaman böyle.. Akıl almayacak bi durum.
Geçen gün eşimle Dalyan'a gittik. O kanallardaki tekne trafiğini görünce hayret ettik. Boğaz Köprüsü üzerindeki araba trafiği gibi.. 10, 15 metrelik tekneler birbirlerine teğet geçiyorlar. Venedik kanallarındaki gondolları düşün, aynen öyle.. Ama bunlar kocaman tekneler. Herhalde dünyanın en iyi kaptanları Köyceğiz'dekiler olsa gerek.
Buradaki trafik Temmuz ve Ağustos aylarında böyleymiş. Peki neden daha uzun olmasın?.. Çünkü bi planlama, bi pazarlama yok. O sazların arasından geçip giderken bi taraftan yüksek kayalara işlenmiş kral mezarlıklarını seyretmek, öte yandan Kaunos harabelerini , Roma hamamlarını görmek, adeta tarihin arasından süzülerek İztuzu' nun incecik kumlarına varmak, esasında tüm yılı kapsayan bi turizm etkinliği olmalı.
Peki, hükümetlerin turizme yaptığı üvey evlat muamelesi önlenebilir mi? Önlenebilir. Başbakanı tebdil-i kıyafet, yerli ve yabancı turistlerin cıvıl cıvıl kaynaştığı yerlere götüreceksiniz. Dalyan gibi, Patara gibi. Bizzat görüp yaşayacak. Belki o zaman turizm üvey evlat muamelesi görmekten kurtulur.
Madem söz Başbakanımıza geldi, son Kıbrıs gezisinde Kıbrıs Türklerinin serzenişini nakledeyim. Bazı gruplar protesto hareketinde bulunmuşlar. Bi dayak, bi dayak.. Kıbrıslı Türklerin anlayamadığı kimler tarafından dövüldükleri.. Çünkü dövenler de, koyu güneş gözlüklü, sivillermiş. Kıbrıslılar böyle gösterilerde, sivillerin sivilleri dövdüğünü görmemişler. Prof. Bekir Azgın Havadis gazetesindeki yazısında ".. Bu sivillerin kimler olduğunu halk merak ediyor" diye yazmış.
Daha çok merak ederler.. Ve Bekir Azgın'ın Başbakan'ın mitingdeki konuşmasıyla ilgili vardığı sonuç :
"Dünümüz bir, yarınımız bir; tek yüreğiz" İlla ve lakin "Biz gene beslemeyiz!"
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim. Kardeşin Güneş.
tecelligunes@yahoo.com.tr