Hele de bu seçimler öncesi, siyaset yazmamaya kararlı olduğumu açıklamıştım, "Ben bu topa girmem" diyerek..
Her kürsüye çıkan, otobüs tepesine tırmanan, karşısında kamera, mikrofon, teyp gören, açıyor bayramlık ağzını.. Bir küfür, bir hakaret, bir aşağılama, bir felaket tellallığı..
Ya ondansın, ya hain.. Sandıktan o değil, öteki çıkarsa, ülke batacak.. İç savaş çıkacak.. Bölünme kesin..
"Ne işim var bu oyunda" diyorum.. Diyorum ama öyle şeyler oluyor ki, dilimi tutamıyorum..
AKP iktidarı içinde birkaç yakın dostum, merhabalaştığım, vakit buldukça oturup sohbet ettiğim bir iki kişi var.. Hadi isim de vereyim.. M. Ali Şahin.. Ertuğrul Günay, yakın dostlarım dediklerimden..
Egemen Bağış'la da, Ortaköy'de benim 20 yıldır oturduğum yerin tam karşısında makam açınca, rastlaşır olduk. Çok sempatik, çok mütevazı bir devlet adamı.. Eski Rum Okulu'ndan devşirme makamından çıkıp, 100 metre ötedeki Balyan Usta Camisi'ne cumaya gidişleri, peşine takılan kalabalıkla, padişahlar gibi oluyor ama, ara sıra Ortaköy meydanına dolaşmaya çıkışlarında, yanında korumaları dahi fark etmeniz mümkün değil. Tanımıyorsanız, orada bir "Bakan" dolaştığını fark etmezsiniz bile..
Birkaç defa rastlaştık. Kahve içip sohbet ettik, Ertekin'de.. Tevazusunun yapmacık olmadığını yakından gördüm..
İşte bu Egemen Bağış, seçim havasına girmiş.. Hem de nasıl girmiş..
Sözlere bakar mısınız?. (Kaynak, dünkü Sabah.. Mahmut Övür'ün köşe yazısı.)
"Bu seçimler en az Çanakkale Savaşı kadar önemlidir. Önümüzdeki yüzyılın kaderini belirleyecek. Ya statüko devam edecek ya milli irade muktedir olacaktır. Statükoya kuyruğu kaptırırsak işkence, faili meçhul cinayetler ve darbeler hortlar. Milli irade gelirse yepyeni bir anayasa ile özgürlük ve zenginlik hâkim olur. Bunun için unutmayın ve unutturmayın; hatalı sollama ölüm, hatalı oy kullanma zulüm getirir..."
Şimdi, benim tanıdığım Egemen Bağış nerde, bu nerde?.
Şu talihsiz benzetmeye bakar mısınız?.
"Bu seçimler Çanakkale Savaşı kadar önemlidir.."
Çanakkale Savaşı.. Seçim savaşa benzetilir mi?. Hele de Çanakkale'ye..
Bu savaşın bir yanında Mustafa Kemal vardı. Öte yanında, Türkiye'yi işgal ve yok etmeye karar vermiş, emperyalistler.. Şimdi sizi destekleyen köşe yazarlarının pek çoğunun, hem de nasıl Mustafa Kemal düşmanı olduklarını yakından biliyorsak, siz bu savaşın ne tarafında olursunuz, mantıken, Sevgili Bağış?. Herhalde işgalci İngiltere de değilsiniz. İşgalcilerin zoru ile hiç ilgilerinin olmadığı bir savaşa katılmak için buralara sürüklenen Gurkalar falan mı oluyorsunuz, yani..
İkincisi.. Çanakkale Savaşı önemli falan değildi. Savaşı biz kazandık. İşgalciler çekip gittiler, ama sonra ellerini kollarını sallaya sallaya gelip İstanbul'u işgal ettiler. Sadece İstanbul'u da değil.. Türkiye'yi.. Yani bir işe yaramadı pek.
Haa!.. Çanakkale Savaşı'nın yarattığı kahraman ortaya çıktı, milleti etrafına topladı, Kurtuluş Savaşı verdi. Cumhuriyeti kurdu ve bugünlere geldik. Siz de bugünlere öyle geldiniz.
Şimdi seçim var. Seçim demokrasi demek.. Sandığa halk gider, sandıktan halk çıkar.
Ama siz diyorsunuz ki..
"Ya biz çıkarız, ya ötekiler.."
Ötekiler ne?.
"İşkence, faili meçhul cinayetler, darbeler, ölüm."
Bu mudur, Sevgili Bağış..
Seçim, sandık bu mudur?. Demokrasi bu mudur?.
"Statüko" diyorsunuz.. Yeni moda deyim bu..
Sevgili Bağış,
Rum Okulu'nu makamınız yaptığınız günden beri, Ortaköy'e bakan duvarı bir afiş yeri gibi kullanıyorsunuz. Üzerinde kocaman bir Başbakan resmi ile.. O duvar, o makamla ne ilgisi var, Başbakan'ın?.
Devlet büyüklerinin resimlerini, afişlerini caddelere asmak, heykellerini meydanlara dikmek, hem de sizi fena halde destekleyen "Liberal ve demokrat" kesimin deyişiyle faşizm ve komünizmden kalma bir gelenek değil mi?.
Statükoyu lanetleyen sizin gibi bir lider, bu hem de eski devir statükoculuğu örneğini aylardır nasıl verir, o zaman?.
Sevgili Bağış..
12 Haziran, bir hafta sonra.. Yolunuz düşer, gene Ortaköy'de karşılaşırsak, Çanakkale Savaşı falan vermediğimizi, ne sizin, ne de benim "Öteki" olmadığımızı göreceğiz. Gene oturup tatlı tatlı sohbetle kahvelerimizi yudumlayacağız..
O zaman, bugün milleti böyle germek niye?.
Sandıktan ne siz çıkacaksınız, Sevgili Bağış.. Ne de ötekiler..
Sandıktan "Biz" çıkacağız!.. Kim kazanırsa kazansın, "Biz!.."