Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Cumhuriyetin yarınları, pırıl pırıl..

Hayır, kürsüye, ya da ekrana her çıkışlarında kendilerinden başkasını "Öteki" ilan eden, sandıktan "Öteki" çıkarsa, bu milletin başına, iç savaş ve bölünmeye kadar varabilecek belaların gelebileceği tehdidi ile oy isteyen felaket tellalları beni umutsuzluğa sevk etmiyor. Karamsarlığa bürünmüyorum..
Çünkü Cumhuriyet'in yarınlarının pırıl pırıl olduğunu görüyor, biliyorum..
Nasıl aydınlık, nasıl parlak kuşaklar, bu ülkenin geleceğini sahiplenmeye hazırlanıyorlar, gittiğim her eğitim yuvasında görüyorum. Yaşıyorum..
Salı akşamı, Kadıköy Süreyya Salonundaydım.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Gösterisi'nde..
Dünyanın en eski, en saygın üniversitelerinden birinde yetişen sanatçıları izledim.. İlköğretim çağındaki gençlerden, üniversite düzeyindeki gençlere kadar her yaştan..
Görmeli, yaşamalı, benim gibi gururlanmalı, benim gibi umutlanmalı, coşmalı, benim gibi "İşte Atatürk Cumhuriyeti'nin gençleri.. Bu gençler oldukça, bu gençler böyle yetiştikçe, bu Cumhuriyet dimdik ayakta kalacaktır, kimse merak etmesin" demeliydiniz..
Ben ordaydım.. Bir de Andante Dergisinden Selen.. Başka..
Yazılı ve görsel medyadan başka kimse yoktu ne yazık, çok yakın bir gelecekte adlarını uluslararası düzeyde duyuracak bu gençleri izleyen..
Bu gençleri izlemenin, yazmanın, teşvik etmenin bir gazetecilik görevi olmayı da aşan kutsal anlamının farkında olan..
Sahte ikoncanların, onun, bunun frikiklerini yakalamak için apış aralarına kamera sokup, yarım sayfa, ya da tekrar tekrar on dakika haber yapmayı marifet sayan medyamda, bu "Harika" çocukları, bu "Harika" gençleri izleyen, yazan, ekrana çıkaran, farkında olan yok..

***

M.Ali Ağabey, Ne olur, hemen kaleme kâğıda sarılıp "Yazın gene telefon rehberine dönmüş" diye fırça atma bana.. Bu mesleğe başladığımız Yeni Gün'de hocamızdı Kışlalı.. Yazının içinde fazla isim geçti mi, "Ulan, okur bu kadar ismi aklında tutabilir mi?. Yazı telefon rehberine dönmüş.. Düzeltin" diye tekrar daktilonun başına yollardı bizi..
Ama bugün, bana bu muhteşem geceyi yaşatanların hepsinin adlarını yazacağım. Okur aklında tutar, tutmaz bilmem.. Ama biliyorum ki, benden başka kimse yazmayacak ve biliyorum ki, bu harikaları yaratan gençlerin adlarını bir gazetede görmeye hakları var..
***

Gösteri en küçüklerin L'Arlesienne Suite'iyle başladı. Geçen yıllarda programa sınıfları da yazarlardı. Bu defa aceleye gelmiş olmalı..
Minikler, Bizet'nin müziği ve Murat Kurtulmuş, Gizem Tokgöz'ün koreografisi ile dünya şirini bir gösteri sundular.. Afiyet Yalçın, Elenay Bacı, Miray Bacı, Gülce Erim, Tufan Eritaş, Deniz Sıtkı, Berkay Yılmaz Günay, Metehan Tarkun..
Sonra, Çaykovski'nin Uyuyan Güzel müziği ve Petipa'nın yazdığı adımlardan seçme bölümlerle büyükler sahneye çıktı.
Kedi İkilisi'nde Bersu Naz Say ve Nicolas Nolte'yi alkışladıktan sonra, Ateş Perisi'nde bir İzel Anamurluoğlu geldi ki, müthiş.. Geçen yıldan tanıdıklarımızdan İzel.. Müthiş ilerlemiş. Sonra Kristal Perisi'nde Beril Baştürk.. "Vay ki vay" derken Bebek'te Petek Şimal Özcan "Benim adımı yazın. Ben geleceğin yıldızıyım" diye bağırdı sahnede..
Strauss'un dünya şirini Polka'sında, Zeynep Tutucu'nun adımlarıyla, Eylül Asmin Adıgüzel, Emine İrem Erden, Aycan Ersak, Gülce Su Gümüş, Nehir Sürel, Yılmaz Berkay Günay, hem de nasıl şirindiler.
Herold ve Petipa'nın Şımarık Kızı'nda Ezgi Sonkuş, Yasemin Szawlowski, Gizem Altunay, Sıla Aşık, Giselle'in erkek solosunda Nicolas Nolte alkışa boğuldular.
Burhan Öçal'ın müziği Zeynep Tanbay'ın düzenlemesi havayı bir an değiştirdi. Klasik baleden, modern dansa geçtik ve Hazal Çoruk'la Buket Polat'ı alkışladık bu kez.
Sonra bir unutulmaz gösteri daha.. Delibes/ Zeynep Tutucu ve Sylvia Suiti.. Nasıl bir güzellikti, anlatamam.. İzel, Beril, Petek ve İris Arıkan, Melisa Ayanoğlu, Naz Özakıncı, Bersu Naz Say, Zeynep Uzel..
Ve Çaykovski, Kuğu Gölü'nden bir enfes üçlü.. Buse Babadağ, Elifsu Pamukçu ve Yusuf Çöl..
Ardından La Sylphide'le Can Bezirganoğlu geldi. Can bu işi bitirmiş.. Yakında elden kaçar. Dünya kapar onu..
Birinci bölümün finali muhteşemdi.. Ben çok az bale salonunda bu coşkuyu gördüm. Seyirci ayaklara fırladı.. Hem de başından sonuna herşeyi ile "Biz" olan bir gösteri..
Müzik Mercan Dede.. O harikulade koreografi, Mercan Selçuk Gümüş.. Ve dansçılar.. Nilüfer Akcanbaş, Gizem, Sıla, Ezgi, Yasemin ve Duru Kaçmaz..
Bir stilize sema gösterisine dönen, modern dans ki büyüleyici.. Ellerimiz patlayana kadar alkışladık. Bitsin istemedik.. Hayalname, hayal bile edemeyeceğim kadar güzeldi.. Her şeyiyle.. Kostüm, makyaj, saçlar..
Bunca televizyondan biri, bu dansı ekrana taşımalı.. Taşımalı ki, bu medya neleri izleyip, nelere aldırmadığını görerek utansın..
İkinci bölüm gene enfes bir gösteriyle başladı.. Massenet ve Jakop müziği, Zehra Özbal Koreografisi, Hale Eren kostümleriyle Ruhun Neşesi.. İzel, Beril, Petek, İris, Melisa, Naz, Bersu, Zeynep ve Nicolas, ruhları coşturdular gerçekten..
Gene bir dünya şirini dans Tarantella.. Zeynep Tuzcular ve Zeynep Tutucu adımlarıyla.. Eylül, Emine, Aycan, Gülce, Nehir, Yılmaz..
Paris Ateşi'nde bir daha Can Bezirganoğlu harika şov ve ardından..
Bir Paquita izledik ki.. Minkus ve Petiba..
Bu bir üniversite yıl sonu şovu değil, bir profesyonel bale kumpanyasının kusursuz ve de rüya gibi gösterisiydi adeta..
Kordo bale, mükemmel bir defa.. Sıla, Ezgi, Gizem, Yasemin, Elifsu, Buse, Esin Çamsun, Petek ve Beril..
Beş harika solist.. Duru, Hazal, Can, Buket ve de Nilüfer.. Hem de nasıl Nilüfer..
Gerçekten olağanüstü bir Pas de Deux.. Buket ve Can..
..Ve alkış.. Alkış.. Alkış.. Kapanmayan, tekrar tekrar açılan perdeler..
Bunları yaratanlar, benim gençlerim..
Cumhuriyetin çocukları bunlar..
Yarınlar pırıl pırıl..
Teşekkürler İstanbul Üniversitesi..
Teşekkürler gençler!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA