Tunus.. Mısır.. Libya.. Daha öncesi Irak.. Bunlar hepsi Osmanlı'dan koparılmış ülkeler. Dünya haritasını kendi menfaatlerine göre çizmek, emellerine hizmet edecek hanedanları başlarına geçirmek meraklısı büyük devletler tarafından, hatta sınırları yer yer cetvelle çizilen savaş sonrası krallıkları.. Sonra devir değişti. Hanedanlar devrildi. Cumhuriyetler kuruldu.. Güya..
Bir onlara bakın.. Bir de Osmanlı'nın yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ne.. Farkı iyi görün..
Bu, bugün onlara sövmenin marifet haline geldiği iki devlet adamının, Atatürk ve İnönü'nün farkıdır..
Arap ülkeleri bir yana.. Avrupa'ya bakın.. Daha dün dünya lideri Sovyetler Birliği nerde?. Daha dün Üçüncü Dünya Lideri Yugoslavya nerde?. Çekoslovakya nerde?. Belçika nereye gidiyor?..
Bir de Türkiye'ye bakın..
Ben, bakıyorum bir haftadır.. Irak, Tunus, Mısır ve Libyalılar yarın ne olacakları endişesiyle uykusuz geceler geçirirken..
Ben, Ankara'da Meriç Sümen gibi bir Dünya İlahesi'nin 50. Yılındaydım.
Ben, iki gece üst üste Cemal Reşit Rey salonunun tüm koltuklarını tıklım tıklım dolduran ve yarım saat alkışlanan Fazıl Say'ın ilk kez seslendirilen Trompet Konçertosu'nu dinliyordum..
Ben, gene iki gece üst üste CRR'yi dolduranları mest eden Kısmet'i izliyordum.. Müthiş bir müzik ve büyüleyen danslar eşliğinde İstanbul'u anlatan Kısmet'i..
Hepsi, Cumhuriyet'in ve onun devrimlerinin sonunda yetişen müthiş sanatçıları izliyordum..
Keyifle, neşeyle, coşkuyla, gururla..
Bu cumhuriyetin çocukları ile, öteki Osmanlı mirasçılarının farkını daha iyi ne anlatabilirdi ki.. İşte Atatürk sahnedeydi.. İşte İnönü'yü dinliyordum!..
Meriç'i, Fazıl'ı anlattım size.. Kısmet'ten söz edeyim bugün..
Dilek Evgin'in, bizim Erol Evgin'in kardeşi Cengiz'in eşi Dilek'in bir eseri Kısmet.. Dilek, Londra, Margot Fonteyn Akademik Diplomalı bir dansçı. 2005 yılından beri Mimar Sinan Üniversitesi'nde profesör. Şimdi ayni üniversitenin bale bölümü başkanı..
Kısmet'i "Bir dans öyküsünde İstanbul" diye özetliyor..
İstanbul güzel bir kız.. Hem Bizans, hem İstanbul çağında kentin simgesi AyaSofya bir başka güzel kız öyküde.. Kız önce Konstantin'de.. Sonra Fatih görüyor İstanbul'u.. Âşık oluyor ve alıyor..
Bir muhteşem Deniz Zirek izledim Ayasofya'da.. Nasıl duygulu, nasıl çarpıcı bir yorumdur bu..
İlke Kodal'ı anlatmama gerek yok.. Eşsiz İstanbul.. Esrarlı İstanbul..Çekici İstanbul..
Konstantin'de Onur Tünay olağanüstüydü. Hele de dördüncü bölümdeki Öfke sahnesinde..
12 bölümlük öykünün doruk noktası, benim için üçüncüsüydü. İstanbul'un kahve falına bakıyor, AyaSofya.. Ve orda Telveler'in bir dansı var ki, olmaz böyle şey..
Final, bugün tabii.. Turist gurupları kenti gezerken, Hüseyin Likos, Zeki Müren'in en ünlü yapıtı, Beklenen Şarkı'yı söylüyor.. "Benden evvel başkası seni görüp sevmesin" diyor, İstanbul'a..
Kısmet'in müzikleri, bu şarkı ve Telveler dansı dahil iki anonim ezgi dışında, Kamran İnce'ye ait..
Memphis Üniversitesi Kompozisyon Profesörü İnce'yi, Los Angeles Times "Modern müzikle bağlantısını koparmadan egzotik kalabilen ender bir besteci" diye tanımlıyor. Çok ama çok güzel bir müzik yazmış İstanbul'a İnce..
Kısmet, iki gece için CRR programındaydı. Bundan sonra nerde, nasıl sahneye çıkar bilemiyorum. İzleyin. Bir yerde rastlarsanız kaçırmayın sakın!..