Ne şirin, ne tatlı adamdı Selahattin..
Selahattin Torkal..
Futbolunun son günlerine yetiştim. Nasıl ince, nasıl zarif, ama nasıl muhteşem bir orta saha oyuncusuydu..
Yıllar sonra dost olduk.. Bir halı saha kurmuştu, modanın başladığı yıllarda.. Ben de aylık dergi çıkarıyorum. Boş vaktim çok.. Giderdim sahaya.. Yok canım, futbol kim ben kim.. Selahattin Ağabeyle sahanın kenarındaki mütevazı kahvede oturur, çay içer eski günlerin sohbetini yapardık.. Onun futbolunun son, benim gazeteciliğimin ilk günlerinin..
Özel yaşamındaki Selahattin'in de, futbol sahasındaki gibi bir incelik, zarafet simgesi, bir pırlanta olduğunu o zaman öğrendim..
Hayatımın unutulmazlarından biriydi.
O da gitmiş..Sessiz geminin kalkışları hızlandı!..