2010 nerdeyse biterken, Avrupa Kültür Başkenti'nde olduğumu hem de nasıl dolu dolu hissettim salı günü..
Önce bu kentin en önde gelen, en örnek kültür merkezlerinden birindeydim. İş Kuleleri'nde.. 2011'i gene harika bir programla karşılayan İş Sanat açılışı Tankut Öktem/ Bronza Yazılan Efsane Sergisi ile yaptı. Bir retrospektif.. Yani, yaşam boyu eserleri.. 1947'den 2007'ye ürettikleri..
1941, doğum tarihi.. 1947'de daha ilkokul öğrencisi ve üretmeye başlamış.. İlkokulda ilk sergi, düşünün..
2007'de bir trafik kazası, hangi kaza, cinayeti aldı götürdü bu müthiş sanatçıyı, bu heykelin Mozart'ı gibi üretmeye doymayan büyük ustayı bizden..
Yol yanlıştı. Yolda gidenler daha da yanlıştı. Kızı Oylum'un, sevgili arkadaşım Oylum'un Nişantaşı'ndaki sergi açılışına katılan hoca evine dönüyordu.. Oylum daha son konuklarını ağırlarken, babasını kaybettiğini bilmiyordu..
Haberi aldığımda nasıl üzülmüştüm..
Ama inanın, o üzüntü, salı gecesi sergiyi gezerken hissettiklerimin yanında sıfırdı.
NTV'ydi galiba, bir kamera uzandı bana, tam da beni etkileyen, büyüleyen heykelin önünde..
Meçhul Öğretmen Anıtı!.. Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı önündeymiş. Haberim bile yok. Şimdi sırf bu heykeli görmek, hissetmek, yaşamak için gideceğim Ankara'ya..
Bir kayalık sanki.. Bronzdan.. Üzerinde figürler.. Elleri çiçek dolu çocuk kabartmaları.. Kayalığın ortası aralık.. Bir çocuğun geçebileceği kadar. Bu aralığın önünde dünya güzeli bir kız çocuğu duruyor. Onun da elinde bir kır çiçekleri demeti. O aralığa öyle bir ifadeyle bakıyor ki, inanmazsınız.. Bronz bir heykel değil o çocuk.. Canlı.. Gözlerini aralıktan ayırmıyor. Çünkü o aralık aslında bir siluet.. Meçhul Öğretmen'in silueti.. Meçhul Öğretmen, heykeli görmenize gerek yok, Baş Öğretmen tabii.. Öğretmenlerin öğretmeni Mustafa Kemal Atatürk..
Bugüne dek gördüğüm en güzel Atatürk heykeli..
İmaja bakar mısınız?. Ortada elle tutulan, gözle görülen somut bir Atatürk yok.. Bakmasını, görmesini, hissetmesine bilenlere, bu ülkenin neresine, hangi taşının altına bakarsa baksın göreceği bir Atatürk var..
Minik kız onu görmüş.. Çiçeklerini getirmiş..
Milli Eğitim Bakanlığı'nın önüne, bundan daha güzel, bundan daha anlamlı heykel olabilir mi?.
Tankut Hoca, figürleriyle ünlü.. Bronza o anlamları nasıl vermiş, onları nasıl yaşar hale getirmiş, şaşıyorsunuz.. Ama asıl hüneri, somutta değil, soyutta. Görmek isteyenin, görmeyi becerenlerin farkına varabildiği soyutun içine yerleştirmiş, somutu..
Ve de Atatürk heykelleri.. Tankut Hocayı, öteki Atatürk heykelcilerinden ayıran en büyük özelliğin farkına varıyorsunuz.. Hoca, "Yaşayan Atatürk" yapmış hep.. İnsanların içinde.. Boşluğa değil, insana bakan..
Ankara Harp Okulu'nun girişindeki Atatürk, 700 figürün içinde..
Her Atatürk heykeli figürlerin içinde.. Kız kardeşim Serpil "Bu nasıl bir yaratıcılıktır.. Bunca figür ve hiçbirinin yüzündeki ifade ötekine benzemiyor" dedi..
NTV'nin kamerasına "Üç sene evvel neyi kaybettiğimizin farkına şimdi vardım" dedim. O üzüntüm anlıktı.. Bu üzüntüm, yaşadıkça sürecek..
Hem de hayatının en usta çağında alıp götürmeselerdi katiller onu bizden, bu üç senede neler yaratırdı kim bilir?.. Nasıl üretmiş.. Nasıl üretmiş ve neler üretmiş?..
Tankut Hoca'nın muhteşem eserlerinin hepsini oraya getirmek mümkün mü?.
Pek azı sergide.. Geri kalanlar, el kadar ilk tasarım çalışmaları ve duvarlarda boydan boya Ozan Sağdıç'ın muhteşem fotoğrafları ile sergiye taşınmış.
Ozan'ı gördüm sergide.. Tam 50 yıllık dost.. Çeyrek asır var, görmeyeli.. Gazeteciliğe başladığım yıllarda Mete'yle (Akyol) muhteşem bir haber ikilisiydiler.. Ozan çeker, Mete yazar, olay olurdu hepsi.. Şimdi bitti o gazetecilik..
Ozan çakı gibi.. Türkiye'yi adım adım dolaşmış, Hocanın nerdeyse tüm ülkeye yayılan heykellerini bu sergiye canlı gibi getirmek için.. Sarmaş dolaş olduk..
Sergiyi İş Kuleleri'nde muhakkak görün.. Gidemez, göremezseniz, İş Bankası Yayınları içinde, enfes bir baskı ile enfes bir kitabı hazırlanmış, Ozan'ın fotoğraflarıyla.. Alın, evinizde olsun, bulunsun mutlak..
Teşekkürler İş Bankası.