Bu ülkenin en büyük talihsizliği, "İfade/ Fikir Özgürlüğü" diye ortaya çıkanların, aslında en derin faşistler olmasından ileri geliyor. Faşistlikleri öyle derin ki, kendileri dahi farkında değiller..
İfade özgürlüğü dedikleri, sadece kendi fikirlerine, ya da kendilerinin tahammül edebileceği fikirlere özgürlük.. Bu sınır biraz aşıldı mı, kıyameti koparıyorlar ve foyaları meydana çıkıyor..
Her ama her gün, bu Çakma Demokratların bir yeni örneği ile karşılaşıyoruz..
İşte hafta sonumu meşgul eden iki örnek..
Fazıl Say, nerde olduğunu bilmiyorum, herhalde internetteki sitesindedir, arabesk müziğe yüklenmiş.. Hem de çok sert ifadelerle yüklenmiş..
Vay sen misin yüklenen..
Milliyet'in popüler olanlara saldırarak okunma taktiği uygulayan bir yazarı var. Mehmet Tez.. Oysa, kalemi de, mizahı da yerinde. Okunmak için taktiklere ihtiyacı yok. Fırsatı kaçırmamış, anında saldırmış Fazıl'a.. "Birine 'Senin sevdiğin şey iğrenç' demek ve ona kendi sevdiği şeyi dayatmak en basitinden faşistliktir" diyor, kendisi ile nasıl çeliştiğinin farkına bile varmadan..
"Birine 'Senin fikrin iğrenç' demek ve ona kendi fikrini dayatmak" en basitinden ne oluyor, Mehmet hiç düşündün mü?.
Kaldı ki.. Fazıl'ın arabesk ile ilgili tüm fikirlerine katılıyorum.. Az bile yazmış.. Bu ülkenin o zengin müzik hazinesini piyasadan silen, müzik denen şeyi tek tipe indiren bu yoz müzik için az bile yazmış.
Ömür Gedik, Jennifer Lopez'in bu ülke ve insanını aşağılayan bir açıklama ile Kuzey Kıbrıs konserini iptal etmesi üzerine bir yazı kaleme aldı ve "Onun filmi, B Planı, bu hafta başlıyor, boykot edelim" dedi.. Derken de sert ifadeler kullandı.
Ömür'le hiç ayni fikirde değildim. Söyledim ve yazdım da..
Uğur Vardan, bu ülkenin en "Demokrat" gazetesi Radikal'in yarısından (Spor, Kültür ve Sanat) sorumlu yazar, "Ömür Gedik Sinema Yazarları Derneği'nden ihraç edilsin. Onunla ayni dernekte olmaktan utanıyorum" diye yazdı.. Demokrat olduğunu sanarak..
Ömür'le ayni fikirde olmazsın. Yerin var, kalemin var, köşen var, oturur yazarsın.. "İhraç edin.. Susturun" ne demek.. Ne demek Uğur?.
Bakın bizim Demokratların anlamadığı, anlayamadığı bir şey var..
Ben "Bu ülkede askeri dikta kurulsun. Bu dikta yazılabilecek ve söylenebilecek her şeyin sınırlarını çizsin. Kimse bunun dışına çıkamasın. Çıkanlar Taksim Meydanı'nda asılsın" dersem eğer, isteyen herkesin istediği ifadelerle bana karşı çıkması doğaldır.. Doğal olmayan bir tek şey vardır..
"Ben demokratım" diyenlerin "Hıncal'ı susturun" çığlıkları atması..
İnsanların susturulduğu, konuşanların fikirlerinden dolayı suçlandıkları, yargılandıkları ve mahkum oldukları yerde "Demokratlık" tan söz edilemez. Edilirse Çakma olur..
Gerçek demokrat, demokrasiyi yıkma hedefi güden faşistler dahil, herkesin ama herkesin fikrini açıklamasına karşı çıkmayan, her ama her fikrin, özellikle de karşı olduğu fikrin korkusuzca söylenmesine hatta destek olan adamdır.
Sınır koymaya kalktın mı, o zaman başkaları da koyar. Onlar da kendi sınırlarını tayin ederler.. O zaman ortada sadece "İzin verilen" fikirlerin ifade edilmesi özgürlüğü kalır.
"Senin sınırın demokrat, onun sınırı faşist" olmaz..
Bu sahte, bu çakma demokratlara kanmayın sakın..
Demokrasi, konuşma rejimidir. Susturma değil..