Yeni Gün spor servisinde başlamıştı gazeteciliğe Baba Oktay (Kurtböke).. Sonra İstanbul'a taşındı. Daha sonra Genel Yayın Müdürü olacağı Cumhuriyet'te gece sekreteri olarak çalışmaya başladı.
Yeni Gün spor servisinde harika bir dostluğumuz vardı.. İstanbul'a gittiğimde Baba'yı mutlak ziyaret ederdim. Cumhuriyet, İttihat ve Terakki'nin o tarihi ahşap binasında hazırlanırdı. Küf kokan, yürüdükçe tahtaları gıcırdayan, her şeyi ile "Ben tarihim" diyen bina..
Oktay, hemen herkesle tanıştırdı beni.. 20 yaşındaki bir genç gazeteci için efsane isimlerle.. Başta Nadir Bey..
Üç Cumhuriyetçiyi çok sevdim o devirlerde.. Ankara'dan gelen o isimsiz ve tüysüz gence "Arkadaş" muamelesi yapan, ille de masasına oturtup sohbet eden, çay ısmarlayan üç tatlı adam..
Gazetenin ressamları Agop Arat ve Elif Naci.. Kültür Sanat Eleştirmeni Selmi Andak..
Kapıda beni gördüklerinde kırk yıllık dostları gelmiş gibi ayağa fırlarlardı, yaşlarına, başlarına bakmadan..
Selmi Ağabey'in sonra müzisyen olduğunu öğrendim. Besteciydi.. Pop müzikle uğraşıyordu..
Yıllar sonra birlikte çalıştık, inanır mısınız?.
Çok sevdiği Galatasaray için marş yazmıştı, tribünlerde söylensin diye.. İlk yazılan sözlerin fazla romantik olduğunu düşünüyordu.. "Sen tribünü bilirsin, onların diline yapışacak sloganlar bul" dedi..
Selmi Andak/ Hıncal Uluç imzalı Galatasaray Marşı öyle çıktı, ama arabesk tribünler, takımı coşturacak marş temposu ve ayağa kaldıracak sözler yerine "Senden başka neyim var" sefalet edebiyatıyla takımı uyutma pahasına kendilerini eğlendirmeyi tercih ettiler. (Eee.. Tribünler.. Hıncal'ın yazdığı marşı söylemezseniz, böyle fırça yersiniz işte.. Ben hep kendim için yazarım ya..)
Selmi Ağabey'in ruhuydu müzik.. Gittiğim her konserde görürdüm.. Sevgili ve Sevimli eşi Nermin'in elinden tutar, giderek zorlanan bir yürüyüşle basamakları tırmanır ve yerini alırdı.
Muhteşem bir kadındı Nermin.. Şimdi en çok onu düşünüyorum. Selmisiz ne yapacak?. Ama öyle dolu dolu anıları vardır ki.. Onlarla yaşar..
Son zamanlarda göremez olmuştum.. Sordum "Hastanede" dediler.. Sonra "Yoğun bakımda" dediler.. Sonra.. "Makineye bağlandı.."
Sonra.. Kurtuldu aslında, Selmi Ağabey.. Yatakta yaşayacak adam değildi çünkü..
Sevenlerinin gönüllerinde yaşayacak şimdi..
Güle güle dostum!..
Yukarda yerimi ayır.. Bakarsın Beethoven'i kendisinden dinleriz, birlikte.. Ne müthiş şey olur ama..