Dünyanın, özellikle de içinde bulunduğumuz bölgenin çok sıcak saatlerde yaşadığı bugünlerde yapılacak en doğru şeyin soğukkanlı kalabilmek olduğunun bilincindeyim. Tahriklere kapılmak kolay. Ne var ki bu tahriklerle atılacak adımlardan geri dönmek zor.
Bir kıvılcım, bugün aklımızdan dahi geçirmediğimiz felaketlerin başlangıcı olabilir. Çünkü ortam çok gergin ve birileri tarafından da ısrarla geriliyor.
Salı günü Güney Amerika gezisini yarıda bırakıp dönen Başbakan'ın AKP Meclis Gurubu'nda yaptığı konuşmayı dikkatle izledim.
Önce içim burkulmadı değil..
Niçin AKP Gurubu'nda..
Tamam.. Salı gurup toplantısı günü.. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi, salı günü olağanüstü gündemle toplanamaz mıydı?. O konuşma tüm milletvekillerinin, dolayısıyla milletin önünde yapılamaz mıydı?.
"Bu ülke AKP'lilerden mi ibarettir" ya da "Biz en ulusal konularda bile bir araya gelemez miyiz" soruları ortaya çıkmasa daha iyi olmaz mıydı..
Hiç değilse böylesi günlerde bir birlik, beraberlik, ulusal kucaklaşma görüntüsü versek, ülke halkının morali açısından çok daha çarpıcı sonuçlar alınmaz mıydı?.
Neyse..
Başbakan'ın konuşmasını dikkatle izledim. Oldukça sert anlamlı ve öfkeli üsluplu konuştu. Daha serinkanlı olabilirdi ama bence böylesi doğruydu. Başbakan'ın konuştuğu saatlerde ülkenin dört bir yanında öfkeli toplumlar gösteriler yapıyorlardı. Bu toplumların psikolojisi de önemliydi. Başbakan'ın tavrı ve üslubu, o patlamaya hazır buhar kazanlarının basıncını alma yönünde biraz da gerekliydi.
Konuşması içinde çok önemli satırlar vardı.
"Biz anti semitizm karşıtıyız" dedi. Olayların geleneksel Yahudi düşmanları tarafından saptırılmasına karşıydı.
Endişe içindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Yahudi toplumunun yüreklerine su serpti. Onları candan kucakladığını çok net ifade etti.
Dahası.. İsrail Hükümeti ile İsrail vatandaşlarını dahi ayırdı. "Bu olup bitenlere bizim kadar üzülen İsrail vatandaşları olduğunu" söyledi ki, gerçek de öyle.. İsrail'e gittik, gördük, yaşadık.. Özellikle Türkiye ve Türklere sempati inanmayacağınız kadar fazla..
Çoğu yerde kendimizi ülkemizde hissettik, öylesi..
Başbakan "İsrail dikkat etsin. Bölgedeki tek dostunu da kaybediyor" dedi. Harika bir tespitti. Türkiye, Orta Doğu'da İsrail dostu tek ülke. İsrail'i yönetenler bu dostluğun kıymetini bilmeli ve Başbakan'ın "Bizim dostluğumuz ne kadar güzelse, düşmanlığımız o kadar tehlikelidir" deyişini çözmeli. Başbakan, patlak veren tehlikeli krizin çözümü için savaş çığlıkları atanları izlemedi. Hukuk yollarının ve uluslararası diplomasinin sonuna kadar işletileceğini duyurdu. Bu da fevkalade doğru bir tutumdu.
Şimdilik ilave edecek bir şeyim yok. Fevkalade serinkanlı, biraz da sabırlı olmamız gereken bir ortamda, Başbakan'ın gereken hemen her şeyi ifade ettiğini düşünüyorum.