İki harika gece yaşadım, Kadıköy Süreyya'da, geçen hafta.. Atatürk Cumhuriyeti'nin gençlerinin iki gecesi.. Çağdaşlık, uygarlık ve gelişme yolunda atılan adımların harika sonuçları..
İki gecede de Süreyya'daki tek gazeteciydim. Ne bir foto muhabiri vardı, ne bir kamera.. Bugüne dek tek satır çıkmayışı bundan..
Medyamız bu ülkedeki tatsızlıkları, kötü olayları, dertleri, tasaları yazmakta yarışıyor. İş güzellikleri, gelişmeleri sergilemeye gelince ortada kimseler yok..
Bu mudur?.. Gazetecilik bu mudur?.
Haber, ille de kötü mü olmalıdır?.
Sokaktaki adamın durmadan "Ne olacak bu Türkiye'nin hali" sorusunu sormasının arkasında medyanın bu sadece "Kötüyü haber yapma" tavrı var..
Oysa, sanayisinden, sanatına müthiş başarılar yaşanıyor bu ülkede..
"Dünyanın 100 Eczacılık Firması" arasındaki Abdi İbrahim'in o müthiş Ar- Ge (Araştırma Geliştirme) Merkezi'ni anlattım size geçen hafta.. Dünya çapında bir kurum vardı, İstanbul'da kimsenin haberi yoktu. Çünkü bizim medya kafamıza göre başarının haber değeri yoktu.
Bugün sanattan söz edeceğim.
***
Geçen çarşamba İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale gösterisini nasıl göğsüm gururla kabararak izledim bilemezsiniz..
Yolu Atatürk açmış, İnönü zamanında çok hızlı adımlar atılmış ve bir yandan Devlet Konservatuvarı kurulurken, öte yandan İngiliz balesinin dünyaca ünlü Madam'ı, Ninette de Valois Ankara'ya gelerek, Türk balesini kurmuştu. Dünyaya Meriç Sümen'i armağan eden Türk balesini..
Bu konservatuvarların sayısı geçen yıllarda hızla arttı.
Kış boyu çok ilkel koşullarda çalıştıkları şikâyetlerini sık sık aldığım İstanbul Üniversitesi Konservatuvarı Bale Bölümü bunlardan biri..
O koşullardan bu gençlerin çıkması inanılır gibi değil. Mucize..
Sadece dansçılar değil, koreograflarımız da müthiş yaratıcı..
Mercan Selçuk'un "Sona giderken" inde
Nilüfer Akcanbaş ve
Can Bezirganoğlu'nun pas de deux'sü mesela, her şeyi ile olağanüstüydü. Nilüfer yakında uluslararası alanda adını duyurur. Öyle bir yetenek.
Delibes'in Kukla'sı ve Çaykovski'nin Fındıkkıran sahnelerindeki
İzel Anamurluoğlu "Geliyorum" diye bağıranlardan..
Pınar Güremek'in Dörtlem'ine bayıldım.
Hüma Üreyen, Tuğçe Nuhoğlu, Utku Bal ve
Caner Peçenek harika dans ettiler.
Minkus'un Petipa imzalı Paquitası ise tam bir "Ustalık" gösterisiydi.
Bengü Korkman, Can Bezirganoğlu, Duru Kaçmaz, Buket Polat, Nilüfer Akcanbaş solo ve ikilileri birinci sınıftı..
Bize mesleği öğreten M. Ali Ağabey (Kışlalı) yazımızın içinde çok isim geçti mi "Bu ne?.. Telefon rehberi mi" der, çöpe atardı. Ama bu yazımda çok isim yazacağım ona inat. Çünkü bu ülkede, hele de böylesi sanatçıların, gençlerin, umutların medyada adlarının geçmesi ihtimali o kadar düşük ki.. Bir yazının arasına sıkışmış bir ismin bile nasıl bir teşvik olduğunu iyi biliyorum..
İşte o gecenin genç yıldızlarının tümü..
Petek Ş. Özcan, İzel Anamurluoğlu, Beril Baştürk, Bersu Naz Say, Melise Ayanoğlu, İris Arıkan, Zeynep Uzel, Nikolas Nolte, Naz Özakıncı, İrem Erden, Nehir Sürel, Aycan Ersal, Gülcesu Gümüş, Eylül A. Adıgüzel, Şems Baykal Rollins, Nazlıcan Fırat, Buket Polat, Duru Kaçmaz, Yasemin Szawlowski, Ezgi Sonkuş, İpek Dindar, Sıla Aşık, Gizem Altunay, Hazal Çoruk, Nilüfer Akcanbaş,Can Bezirganoğlu, Hüma Üreyen, Utku Bal, Batuhan Öztaş, Buse Babadağlı, E. Esin Çamsun, Elifsu Pamukçu, Gamze Aydıner, Ramazan Dursun, Yusuf Çöl, Bengü Korkman, Tuğçe Nuhoğlu, Caner Peçenek.
Gecenin bitiminde tatsız haberi aldım. Bale bölümüne geçen yıl çalıştıkları o köhne binayı da çok görmüşler. Çıkaracaklarmış. İstanbul Üniversitesi Bale Bölümü Kadıköy yakasındaki tek okul.. O yakada korunmalı.. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk sanata müthiş değer veren bir yerel yönetici.. Bu okula ve gençlere sahip çıkacağına inanıyorum.
İstanbul Üniversitesi'nin yeni Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ve Öztürk bir araya gelirlerse, sorunu çözerler.
Gelmeliler de..
***
Geçen haftanın ikinci muhteşem gösterisi cuma gecesiydi. Bu defa Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarı Bale Bölümü'nü izledim. O da yarın..