Atatürk'ün Cumhuriyet'in temellerini attığı kent.. Erzurum.. Atatürk'ün adını taşıyan bir çağdaş eğitim yuvası.. Atatürk Üniversitesi..
Ve tam da işte burada, Cumhuriyet Konseri..
Sahnede Borusan Filarmoni Orkestrası, Atatürk'ün işaret ettiği "Evrensel" müziği çalıyor.. Vivaldi çalıyor..Mozart çalıyor.. Nevit Kodallı çalıyor.. Ve finalde, Onuncu Yıl Marşı çalıyor..
Tüm gücümüzle bağırarak eşlik ediyoruz, Şef Gürer Aykal'ın işaretiyle..
"Türküz, Cumhuriyetin Göğsümüz tunç siperi..
Türke durmak yaraşmaz..
Türk önde, Türk ileri.."
Ellerim kızarmış ve şişmiş.. Nerdeyse bir yıldır bu kadar hareket etmemiş sol omzum geçirdiğim ağır ameliyatı hatırlatırcasına ağrıyor ve "Yavaş ol" diye işaret gönderiyor bana..
Umurumda değil.. Ne ağrısı.. Artık ölsem gam yemem..
Bu günü, bu anı yaşadım ya..
Hayatımın en güzel günlerinden biri, sorarsanız birincisiydi Erzurum..
Başından sonuna muhteşem.. Harika.. Olağanüstü..
Daha uçağın merdivenlerinden inerken başladı keyfimiz..
Pilot anons etmiş.. "Sıcaklık on derece.."
Bu Erzurum'un on derecesi başka olmalı.. İstanbul'da on derece olduğu zaman, kazak, ceket, mont, kaşkol yetmez. Kafaya da külah geçirip, kulaklara indirmek gerek..
Burada üzerimde ince bir gömlek var.. Ceketin düğmelerini kapamadan, yaka bağır açık dolaşıyor insan.. Bu ne sağlam, ne sağlıklı bir havadır..
Otelimiz dağ eteğinde.. Dedeman.. Hoş.. Şirin.. Ayrıca yazacağım..
Çıktık.. Erzurum Alış Veriş Merkezi'ne gittik.. Yeni açılmış.. Ayrı yazacağım..
Emir Şeyh Nedim diye bir restoranda yemek yedik.. Ayrı yazacağım.. Erzurum'u çok yazacağım, çok az kaldığım halde..
Sonra Erzurum Üniversitesi Kültür Merkezi.. İki salon var.. Biri geceyi, Cumhuriyet Konserini bekliyor.. Öbüründe gençler bizi.. Nebil'le ben.. Yaşamdan Dakikalar'ın nöbetçi ekibi.. Tembel Haşo, poposunu kaldıramadı gene.. Şaşkın Sunay tarihleri şaşırmış.. Essen'den Erzurum'a gelecek, gösterisi için ama bizden bir gün sonra.. Öyle dedi.. Oysa gece bir öğrendik ki, o sabah gelmiş.. Bir başka otelde uyuyormuş, öğrenciler bize Sunay'ı sorarken..
Bitmesini istemediğim bir sohbet oldu.. Doyamadım.. Resmen doyamadım..
Sohbetin sonunda etrafımızı sardılar gençler.. Resim çektiriyorlar.. Nasıl mutluyum onların arasında..
İki genç kız.. Bir türlü kalabalığı yarıp yaklaşamıyorlar.. Herkes bitti.. Nihayet yanıma gelebildiler..
Gülerek "Beni kantinde bir kahve içmeye davet için beklediniz değil mi" dedim..
"Harika" dediler..
Nebil geldi.. "Otele dönüyoruz. Biraz dinlenip, akşam konsere geleceğiz" dedi..
"Siz gidin" dedim.. "Ben burada gençlerle kalacağım konser saatine kadar.."
Samsunlu Ela.. Artvinli Elif.. Sınıf Öğretmenliği Fakültesi öğrencileri.. Önce Fen Edebiyat kantinine gittik. Ordan Eğitim Fakültesi kantinine..
Hayatımın en güzel günleri, Siyasal'ın Hukuk'un, Dil Tarih'in, ODTÜ ve Hacettepe'nin kantinlerinde geçmiştir, üniversite yıllarımda..
O günleri hatırladım gençlerle otururken.
Bana "Nasıl genç kalıyorsun" diyorlar.. İşte genç kalmanın en sağlıklı yolu bu.. Her fırsatta gençlerin arasında, onlarla olmak.. Onların havasını solumak..
Çukurova Üniversitesi kantinindeydim geçen ay.. Ordaki dostlara, Ceren, Esin, Mediha ve Melis'e selam sarkıttım içimden.. Gittiğim her üniversitede dostlar bırakıyorum, ayrılırken..
O dostluklar işte, gençlik aşım benim..
..Ve akşam konser..
Cumhuriyet'in temellerini atan ilk toplantının, Erzurum Kongresi'nin yapıldığı kent burası..
..Ve burada bir filarmoni orkestrası. Hem de devletin falan değil.. Sanata, kültüre meraklı bir liderin, Asım Kocabıyık'ın önderliğinde, özel teşebbüsün, Borusan'ın kurduğu bir senfonik orkestra, Atatürk'ün 1934 Meclis açış nutkunda işaret ettiği Evrensel Müziği çalıyor..
Ve Erzurum dinliyor.. Anadolu dinliyor..
İşte Atatürk bu.. İşte Cumhuriyet bu..
Cumhuriyet Konseri, Erzurum'da, Atatürk Üniversitesi'nde..
Ben böyle bir mutluluk anı daha yaşamadım..
Dedim ya..
Ölsem gam yemem..
Cumhuriyet kutlu olsun!..