Sevgili Kardeşim Atilla Dorsay hafta sonları yazıyor. Ama benim yazdıklarıma çok haklı olarak, sıcağı sıcağına yanıt vermek istemiş ve bir not yollamış.. Mutlulukla yayınlıyorum..
Teşekkürler Atilla..
***
Sevgili Hıncal
Sana cevap vermek için bir hafta beklemek istemedim. Malum ya, yazı alanlarımız konusunda rekabet ötesisin!... Ama Antalya filan bir yana, en azından şu konudaki görüşlerimi hemen sana duyurmak istedim. Ayrıca geniş köşende de küçük bir yer verirsen, elbette sevinirim.
Son yazında beni
"Mutluluk" karşıtı gibi sunuyorsun. Oysa
"Mutluluk" filmini daha Amerikan gazeteleri yazmadan bir milyon yıl önce, hatta başta sen birçok köşe yazarı da ayılıp bayılmadan bir hayli önce, ben köşemde **** vererek övdüm. O günkü
"Üç Maymun" eleştirim de ayni büyüklükte ve yine **** değerindeydi. Çok şaşıranlar oldu, ikisini nasıl ayni kaba koyarsın diyenler oldu. Ama sanırım zaman beni doğruladı.
"Üç Maymun" ödüllerini hak eden çok güzel bir film olabilirdi. Ama
"Mutluluk" da çok güzel bir filmdi ve övgüyü hak ediyordu.
Bu bence ayni zamanda meselenin de özü. Sinemayı gerçekten sevip önemsiyorsak, şu yapay
"sanat filmi/ kitle filmi" ayrımına pek yüz vermemeliyiz. İnsanın yüreğine seslenen, insana gerçek bir keyif ve mutluluk veren her film güzeldir, övülmeye layıktır. Amerikalıların da bu filmi sevip övmesi beni- bizi ancak mutlu eder. Ben New York Times'ın filmi övmesini eleştirmedim. Asla ve kat'a!...Ben o eleştiriyi pek matah bulmadım. N.Y.Times gibi bir gazete için hele.. Yine söylüyorum: her türlü sahte tevazuun ötesinde, kendi eleştirimi tercih ederim. Eloğlu her konuda bizden üstün olacak değil ya...
Sevgilerimle."
( Bu yazı dünkü köşemde olacaktı.Sığdıramadık özürler)