Pameks Şirketinin sahibi Cevdet Karahasanoğlu ve İdare Müdürü Ferit Göncü tutuklanmış.
Neden?..
Sel baskınında, penceresi ve içerden açılan kapısı olmayan yük taşıma aracında, dışarı çıkamayıp içeriye dolan sularda boğulan yedi kadın işçi vardı ya hani.. Ölenler bu şirkette çalışıyorlar ve şirket bu yük taşıma aracını, insan taşımak için kullanıyordu.
Yedi ölümden şirket patronu ve idare müdürü sorumlu tutuldular..
Acaba öyle mi?..
Yük taşıma aracında insan taşınır mı?.. Hele de böylesi.. Camı, penceresi yok. Kapısı dışarıdan açılıp kapanıyor. Sele gerek yok. Herhangi bir tehlike anında içerdekilerin hayatı tehlikede..
Ama o insanlar, o ölüm hücresine her sabah akşam biniyorlar. İtirazsız.. O İdare Müdürü, o patron da bindiriyorlar. Pervasız..
Şimdi son sözcüğe dikkat edin.. "Pervasız!.." İşin en can alıcı noktası orası.. Sözcük anlamında can alan nokta, pervasızlık..
Dünya metropolü, 15 milyon insanın yaşadığı İstanbul'da hayvan bile taşınmayacak koşullarda insan taşınıyor.. Hayvan taşınamaz. Çünkü Hayvanları Koruma Dernekleri kıyameti koparır. Ama insanları koruyan yok.. Ne devlet, ne dernek, ne de kendileri..
İstanbul'da her sabah, benzeri yüzlerce yük aracı, içi tıklım tıklım insan dolu yollara dökülüyor.. Her sabah, her akşam.. Yıllardan beri.. Aldırış eden yok..
Pameksçilerin günahı ne?.. Piyangonun onlara vurmuş olması.. Şöför bir dakika evvel dursa, indiğinde kapıyı dışarıdan açmaya vakti olacak.. O yedi kadın yaşayacak.. Bu rezillikten de kimsenin haberi olmayacak. Akşam, ertesi sabah gene ayni araca, ayni koşullarda binecekler..
Bu mudur?..
O patron ile o idare müdürü tutuklanınca, yargılanınca, mahkûm olunca vicdanlar rahat edecek midir?.
***
Makedonya'nın Ohri golünde bir ada var. Adada da tarihi bir manastır. Özellikle Ortodokslar bu kutsal yeri ziyaret ediyorlar. Bir Türk şirketinin düzenlediği turda, Bulgar turistleri adaya götüren gemi batıyor ve 22 Bulgar ölüyor. İki saat sonra da, Makedonya Ulaştırma Bakanı istifa ediyor..
Neden?.
Çünkü "Sorumluluk Duyusu" var "Adam"da..
Batan gemi 43 kişilik. Oysa içinde 73 yolcu var. Nerdeyse 2 misli.. Ve de yolcu taşıyan o gemide hiç can kurtaran simidi yok..
Yani o geminin o şekilde aslında sefere çıkmaması lazım.. Ama çıkıyor.. Ve bakan kendi kendisine diyor ki..
"Ben görevimi yapsam, bu ülkede devletin varlığını, otoritesini hissettirsem, o geminin sahipleri ve kaptanı, o gemiyi o şekilde yola çıkarmaya cesaret edemezlerdi.
Çünkü benim adamlarım, daha iskelede müdahale eder, ağır cezalar yazar, hatta şirketi kapatır, geminin halatları çözmesini engellerlerdi. Gemi sorumluları bu kadar 'Pervasız' davranabildiklerine göre, demek ben ve teşkilatım görevimizi yapamadık. O zaman bu 22 ölümün sorumlusu benim. O zaman benim bu koltukta daha bir dakika oturma hakkım yok.."
Sözü nereye getirdiğimi anladınız..
Patron ve idare müdürü, o hayvan bile taşınmaz araca insan yüklemekten niye çekinmiyorlar?.. Niye pervasızlar?..
Çünkü biliyorlar ki, İstanbul başı boş. İstanbul dağbaşı.. Ne kimse kontrol eder, ne kimse hesap sorar.. Her gün herkes ayni tür aracı kullanıyor, karışan, görüşen, denetleyen, uyaran var mı?..
Yıllardan beri "Trafik insanın devletle ilk tanıştığı alandır. Kural, yasa, devlet otoritesi tanıma trafikle başlar.. Yapmayın.. En azından trafik polisinin olduğu yerde suç işlemeye cesaret edemesin insanlar" diye en az bin kez yazdım.. Kös dinledi herkes.. Başı boşluk İstanbul'un simgesi oldu.. Başı boşluk, kural tanımazlık, keyfilik, trafik polislerinin önünde sergilendi.. O kadar pervasızlaştı insanlar..
O zaman kim suçlu?.. Milli Piyango kendilerine vuran patronla idare müdürü mü, yoksa, yıllardan beri İstanbul'u başı boş bırakan, dağ başına çeviren ve kural tanımazlığı kural haline getiren sorumlular mı?..
Kim o sorumlular?..
Daha dün işe başlayanlar alınmasın.. Kişi değil, makam yazıyorum.. Silsile-i meratiple..
İstanbul Trafik Müdürü.. İstanbul Emniyet Müdürü.. İstanbul Valisi.. İçişleri Bakanı.. Başbakan.. Türkiye Büyük Millet Meclisi..
..Ve de tabii, bu rezilliği yıllardır seyredip, mücadele etmeyen Dördüncü "Palavra"
Güç.. Medya..
..Ve de yargı tabii.. Bu ülkede ihmal yüzünden pisi pisine ölümlerde yıllarca hapis ve milyonlarca lira tazminata hükmedilseydi, özel, tüzel ve resmi kişiler bu kadar "Pervasız" olabilirler miydi?.
Şimdi bu silsile içinde "Ben sorumluyum" diyen tek kişi var mı günlerdir?.
Ama Pameks Patronu ve İdare Müdürü tutuklu..
Dostlar alışverişte görsün!..