Türk Hava Yolları'na söz söyletmem, bilirsiniz.. Hele son kriz yıllarında dünya hava yolları tasarruf için ne yapacağını şaşırırken, THY, yolcusunu en iyi ağırlayan şirket oldu.. Üzerinde güneş batmayan Amiral gemimiz o.. Her an dünyanın bir yerinde uçuyor, bayrağımızla..
Ne var ki, İzmir gidiş ve dönüşlerim pek tatlı geçmedi..
Önce CIP salonuna geldik, uçağı beklemek için. Yenilenmiş harika olmuştu. Yazmış, alkışlamıştık. Öyle bırakmışlar.. İkram dökülüyor.. Üç beş palavra şey koymuşlar, elinizi sürmek gelmiyor içinizden..
Gidiş uçağımın saati 15.00.. 25 dakika kala çağrıldık, CIP salonundan. Uçağa yerleştik. Demek zamanında kalkacağız.. İster inanın, ister inanmayın, 1 saat 20 dakika uçağın içinde bekledik, yolumuz 45 dakika iken.. Efendim, havaalanında yoğun trafik varmış..
Olabilir. Olsun.. Turizm sezonunda yoğun trafik ülkem için en güzel haber.. Tamam da o yoğun trafik o anda mı bastırdı?.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi değil mi, orda trafiği yöneten.. THY de bu ülkenin bayraktarı..
Madde 1.. Her ülkenin, kendi bayrağını taşıyan şirkete yaptığını sen de yaparsın. THY'ye öncelik verirsin..
Madde 2.. Haberleşirsin. THY, uçağına ne zaman kalkış izni verileceğini bir telefonla öğrenebilir. Bilgisayara baksa görebilir. Öğrenmiyor. Her şey normal gibi bizi uçağa alıyor ve 1 saat 20 dakika içerde oturtuyor.. Ayıp..
Bindiğimiz uçak eski. İçi resmen köhneleşmiş. Koltuklar dökülüyor. Oturduğunuz yer eğri büğrü ve yumuşaklığı kalmamış. Resmen poponuz ağrıyor, eğer 120 kilo falan değilseniz, yani doğal yastığınız yoksa altınızda..
Beklerken Skylife'ı alıp bulmaca çözeyim dedim. Önümde yok, yanımda yok.. Business'te bizim sırada altı koltuk var, dergi bir tane.. Öbür pencerenin dibinde.. Uzandım aldım.. Dergi güzel.. Yönetmen Ayşe Bayraktar'ı kutlarım.. Ama bilmece sayfasını gene değiştirmiş, katlanınca yarısı bükülen tek numaralı sayfaya almışlar. Yıllar önce böyleydi, yazıp düzelttirmiştim. Ayşe hanım, o bükülü sayfaya yazı yazmayı deneyin bakalım, hele de masalar kapalıyken..
Uçakta hostes yok.. Sözlük anlamı ile yok.. Hizmet edenlerin hepsi erkek..
Delikanlılar artist gibi, Allah var.. İyi de hizmet ediyorlar.. Ama uçak deyince benim aklıma "Hostes" gelir.. Kapıdan girerken "Hoş geldiniz" diyen güzel ve güler yüz.. Erkek sayısı kadınları geçti mi, THY hizmetlerinde?. Yavaş yavaş işi erkekleştiriyorlar ithamları doğru mu, yoksa?..
Anonsları dinledim. Bu defa mı farkına vardım, uzun zamandır mı böyle?.. Emir kipi.. "Alınız.. Kapayınız.. Bağlayınız" demiyorlar.. "Alın.. Kapayın.. Bağlayın.."
"Emriniz olur efendim" demek geliyor içimden..
Uçuş bilgileri veren video ekranlar açılmıyor ve kullanılmıyor.. Sordum, arızalı falan değiller. Şirkette kural yok.. Keyfe keder.. Böyle uygulama mı olur?.
Dönüş..
İzmir CIP salonu da aynen dökülmekte.. Yahu gazete yok.. Bir gazetelik var, kimsenin okumadığı üç beş gazete.. Okunanlar nerde?.. İlgili nerde?..
Uçağa gene zamanında bindik.. Gene eski uçak.. Gene köhne, gene rahatsız koltuklar.. Yahu yazın, bu hat turistik. Bu hatta yabancı dolu.. Bu mu olacak, ülkemizde ilk izlenimleri?.. Köhne, bakımsız, dökülen, hostessiz uçaklar..
Bu defa zamanında da kalktık, demek zamanında ineceğiz?..
Hayal!..
"18.05'te ineceğiz" diye yarım saat önce anons eden kaptan pilot, 18.05'de "İstanbul hava limanındaki yoğun trafik yüzünden, yarım saat Karadeniz üzerinde bekleyeceğiz" demez mi?. Kilyos'un tepesinde dön baba dön..
Yani, bu ülkenin devleti, bu ülkenin uçağı ile dalga geçiyor.. Yahu ne zaman indireceksen, o zaman kaldırsana.. Bilgisayar çağında bu çok mu zor.. İnsanına biraz saygın varsa tamam..
Salı günü Ömür Gedik'i okudum, Hürriyet'te.. O da uçağın içinde bir saat beklemiş.. Transit yolcuları bekliyorlarmış. Yahu uçak transit yolcu bekler mi?. Hadi bekledi.. O zaman milleti niye içeri alırsın. Transit yolcunun ne zaman geleceği belli değil mi?.
Bana gelen tonla e-maili yazmıyorum artık..
Onun yerine soruyorum..
Nazar mı değdi?..
Quo Vadis (Nereye) THY?.