Oray Eğin, el altından aslında, bana yanıt verirken, elmalarla armutları fena halde karıştırmış..
Bu ülkenin en büyük kulüplerinden birinin başına kokain kullanmaktan mahkum Daum'un getirilmesine karşı çıkmak, elmadır..
"Deniz Seki niye tutuklu" diye sormak ise, armut!..
Daum'a bu ülkede çalışma izni vermek, Türkiye'nin ikinci sınıf ülke olduğunun kabulüdür. Almanya, kokain mahkûmu bir Türk antrenöre, mesela Bayern Münih'te çalışma izni vermezdi. Kokain mahkûmu, Amerika'ya vize bile alamazdı..
Biz alayı vala ile çağırıyor ve Türk gençliğinin önüne kahraman kurtarıcı diye koyuyoruz..
Bunu kabul etmem mümkün mü?.
Deniz Seki kokain kullandığını itiraf etti. Yargılanır, cezası neyse alır. Ancak.. Bu ülke hukukuna göre, kokain kullanıcının yargılanması tutuksuz yapılır.
Oysa Deniz tutuklu.. Kendisine verilen yargılama günü ise, tutuklanmasından 318 gün sonra..
Niye tutuklu?. Atfedilen suç, "Satıcı" olduğu için.. Deniz Seki'nin satıcı olduğunu düşünen tek kişi, davayı açan savcı dahil var mı bu ülkede?. Uluslar arası hukukta olduğu gibi, Türk hukukunda da şüphe, sanık lehinedir. O zaman Deniz tutuksuz yargılanmalı.. O zaman, ben de sorarım, "Deniz niye tutuklu?."
13 yaşındaki öz kızına tecavüz eden, sonra da 100 liraya satmaya başlayan babanın tutuksuz yargılandığı ülkede üstelik.
Diyelim tutuklu.. 318 gün sonraya gün vermek, İnsan Haklarının içine etmektir. Deniz AİHM'de dava açsa, Türkiye Cumhuriyeti'ni mahkum ettirir. 318 gün tutuklu tutmak, anlam olarak mahkum etmektir.. Yani yargısız infaz.. Hukuk devletinde, demokraside "Yargısız infaz" olur mu?. Diyelim Deniz beraat etti, yattığı bu bir yıl ne olacak?.
Anlatabildim mi, Oray?.. Ve de Daum ve Deniz yazılarımı bildikleri gibi yorumlayıp, "Hıncal sapıttı" demeye getirenler?..
Anlayabildiniz mi, farkı?..