Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ya inanacaksınız.. Ya inanacaksınız!..

Üniversitedeydik ikimiz de.. Âşıktık.. Söylemeden.. Bir gün o zaman Ankara'da gençlerin en popüler yeri Ersan Cafeterya'da otururken Nahit Ulvi Akgün'ün dizelerini yazdığım kâğıdı koyuverdim önüne..

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki

Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek

Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda..

Gözlerimin içine baktı uzun uzun.. Sonra fısıldadı..
"Benim de.."
Öyle başladı her şey.. Ve de öyle güzel gelişti ki.. Dünyanın en romantik aşkını yaşıyorduk..
Evlenmeyi konuşuyorduk.. "Bir futbol takımı kuracak kadar çocuk yapacağım" diyordu..
Bir gün "Seni çok seviyorum Hıncal" dedi, gene Ersan'da.. "Bir şey hariç ne yapsan affederim, öyle seviyorum.."
"Nedir o bir şey" dedim..
"Beni aldatma" dedi.. "Beni aldattığını duyarsam seni hayatta affedemem.. Her şey biter.."
"Ben de her şeyini affederim senin" dedim.. "Bir şey hariç.. Bana inancını yitirirsen.. Ben Mülkiye'nin en popüler adamlarından biriyim. Hukuk ve Mülkiye kantinlerinde masam hep doludur güzel kızlarla.. Dedikodum çok yapılır.. Ola ki kulağına bir şeyler çalınır.. Gelip bana sorarsan bile kırılırım aslında, ama hele bana sormadan başkasına inanırsan o zaman biter.. Bana inanmayan birisiyle ortak yaşamım olamaz.."
Söz verdik birbirimize.. Bir daha o konu konuşulmadı..
Sömestrde memleketine gitti.. Bir ay ayrıyız.. Bir hafta sonu Mülkiye'den bir arkadaşım var, geldi.. "Bu cumartesi öğleden sonra, falanca, filanca çıkıyoruz" dedi..
"Ben gelmem" dedim.. O "Falanca" dediğin, benim sevgilimin en yakın arkadaşının kuzeni.. Muhakkak duyulur. Olmaz.."
Bizimki filancaya fena tutkun.. O cumartesi buluşmak hayati önem taşıyormuş.. Kızlar ben olursam geleceklermiş, falan filan..
Sonunda "Peki" dedim.. Öğleden sonra Ankara Koleji'nin önünde kızları bekliyoruz. Yatılılar.. Çıkıp gelecekler.. Geldiler.. İki afet.. Berbere de gitmişler.. Bir saç, bir makyaj.. O zaman yeni moda miniler..
Bu iki kızı alıp nereye götürdüğümü tahmin edemezsiniz..
Maça..
Nereye gitsek, izahı güç.. Ama maç olunca kolay.. "Gazeteden görev verdiler, bu maçı yazmam lazım" diye bahane.. Maç bitince kızların okula dönme saati falan filan.. Sıyırdık.. Güya..
Şubat bitti. Bizimkinin memleketten dönmüş olması lazım.. Gelmeden beni aramış olması lazım.. Benim onu istasyonda karşılamış olmam lazım.. Ses seda yok.. Merak içindeyken, bir öğleden sonra Kızılay'da görmem mi?.. Ben ona koşarken, başını çevirip yürüdü..
Dondum kaldım.. Ama tahmin de ettim, olup biteni..
Ertesi sabah kantinde rastladım, bizimkinin en iyi arkadaşına..
"Ne oldu" dedim.. "Niye döndüğünüzü haber vermediniz?.. Niye dün Kızılay'da başını çevirip geçti gitti yanımdan.."
"Sen daha iyi bilirsin" dedi.. Kuzeni anlatmış, hafta sonu buluşup çıktığımızı.. İki Kolejli kız.. İki popüler Mülkiyeli.. Biraz da senaryo yazmış olmalı..
"İnandınız mı peki" dedim, "Aldattığına.."
"İnandık tabii" dedi.. "Ama erkekler böyle şeyler yaparlar.. Hoş görürüz biz.. Birkaç gün sonra öfkesi geçer, eski günlere döneriz.."
Fırladım masadan.. Ayakta öyle bağırmışım ki, bütün kantin bize bakıyor..
"Dönmeyiz" dedim.. "Sevgilisi üç gün için gider gitmez, kuzeni ile kırıştırabilen erkeklerle arkadaşlık edecek kızlarla ben arkadaşlık etmem.."
Çektim çıktım kantinden..
Bitti!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA