İlk modern aynayı 1903'te Emil Bloch diye biri geliştirmiş.. Hani camın arkasına gümüşlü sır sürerek.. Bugün kullandıklarımız yani.. Ondan öncesi tarih.. Hatta tarih öncesi.. Mitoloji.. Narsizmin başlayışı, ayna gibi kullandığı suda gördüğü yansımasına âşık olan Nergis'le değil mi?..
Ve de silah.. İstilaya gelen Pers donanmasını dev aynalarla güneş ışığını yansıtıp yakan Faşist Yunanlılar.. 300 Spartalı faşist ya.. Bunlar da öyledir. İnsan istilaya gelenle savaşır mı?.. Sofrana buyur edip, gece yatarken de, kızını, bacını ikram edeceksin.
Şimdi nerden çıktı bu ayna muhabbeti, sabah sabah?..
Sabah sabah değil efendim.. Her sabah.. Her sabah kalkıp banyoya gittiğimde, yüzüme ilk suyu atmadan aynada kendimi görüyorum..
"Eee.. Hepimiz görüyoruz" diyorsunuz..
Valla bilmem.. Ben yataktan 25 yaşında kalkıyorum.. Sonra aynaya bakıyorum.. 68.. Yahu yatakla banyo arası 10 adım. Bu kadar kısa zamanda 40 yaş ihtiyarlar mı insan?.
Ben de bir bozukluk var.. İnsanın ruh yaşı ile gerçeği arasında bu kadar fark olur mu?.
Kafamdaki Hıncal 25 yaşında, inanın.. Öyle hissediyorum.. Aynaya bakana kadar.. Sonra gerçekle yüzleşiyorum ve Emil Bloch'a sövüyorum.
Ayna olmasa 25 yaşında sürüp gideceğim, akşama dek..
Geçen gün Mars'a gittim. Siz sinemalardaki o iğrenç, o itici, o adeta "Sakın ha gelmeyin" diye yapılmış reklamlara aldanmayın.. Harika bir sağlık merkezi.. Böyle bir yatırım için insan çılgın olmalı..
Bizim rallici ve dişçi Galip Gürel'in dörtte üç hayatı yurtdışında geçer. En lüks otellerde kalır. Gittiği kentte ilk uğrağı da fitness ve spa merkezleri olur..
"İnan Hıncal, Mars'ın dünyada benzeri yok" dedi, birinci elden uzman olarak..
Yok gerçekten.. Aklınıza ne gelirse var.. Yüzme, basketbol, kayak, evet kayak dahil.. Salonları ve aletleri saymıyorum. Gidip görmek gerek. Ve de birinci sınıf hocaları.. Benimki dünya tatlısı Figen Hoca.. Bir yığın test yaptı, sonunda dedi ki, "Sizin metabolik yaşınız şu anda 60.. Yani vücudunuz kafa kâğıdınızdan 8 yaş genç. Bunu çalışmalar sonunda 50'ye indireceğiz.."
Böyle hoca tatlı olmaz da ne olur?..
Geçen gün yürüyüş bandında ısınıyorum. Her bandın da bir ekranı var, oyalanmak için.. Kanal kanal dolaşıp bir şey arıyorum bakacak.. Birden güldüm..
Nasıl gülmem..
Dört hatun oturmuş sohbet ediyorlar.. En yaşlısı 60'a merdiven dayamış. En genci otuzlarında..
Birbirlerinden haberleri yok, eminim.. Hepsiyle de flört etmişliğim var.. Hepsinin de beni reddetmişliği..
Aslında acınacak halime gülüyorum.. Kadınlar durmadan terk etmiş beni, yaşam boyu.. Ya da hiç almamışlar..
50'nci meslek yılımın unutulmaz gecesinde Ayşegül Aldinç, "Hıncal'ın ilk sweetheart'ı benim" demişti ya.. Doğru.. O benim İstanbul'a taşındığımda ilk sweetheart'ımdı gerçekten, ama ben onun arkadaşından öteye geçemedim.. Kurlarımı görmezden geldi, hep mesafeli durdu. Eee.. Olmayacak duaya amin demenin âlemi yok, başka denizlere açılmayı denedik..
Hâlâ da deniyoruz..
25 yaşındaki kafa denemekten, yanılmaktan bıkar mı?..
Ama ya o aynada bana bakan yüz!..
Kahrol e mi, Emil Bloch!..