ERTEKİN'LE Papyon günlerimiz geldi aklıma.. Aydın söylerdi Özcan'ın dükkanında. Her hafta sonu görevli gibi giderdik. Tıkış tıkış.. Millet belediye otobüsü gibi üst üste.. Millet dediğim çoğu Boğaziçili gençler..
Herkes ayakta.. Biz oturacağız ya.. Özcan sahneye iki sandalye koyardı..
Nilgün (Belgül) "Kaç kişi geliyorsunuz, ona göre rezervasyon yaptıracağım" diye sorunca, aklıma hiç böylesi gelmemişti. Bu defa sahnede iki sandalye de yok.. Sahne yok çünkü.. Bir köşede iki genç.. Bir gitar, bir saks.. Çalıyor söylüyorlar. Onların önünde bar var. Barla duvar arasında da daracık bir koridor.. İşte rezervasyon orada ayakta durmak..
Ünal'la gittik ve ne eğlendik, ne eğlendik.. Milli Reasürans girişinde minicik bir yer Jojo.. Ama nasıl sıcak, nasıl şirin, nasıl tatlı.. Hava tam aile.. Herkes bir arada.. Bütün şarkılar avaz avaz birlikte söyleniyor. Birlikte dans edip, birlikte eğleniyorlar..
Şarkılar da sanki hep benim için.. Bir Sezen serisi yaptılar.. "Gülümse" de koptum gittim.. Bir de "Hıncal Ağabey burda, onun için" diye My Way söylemezler mi?..
Şahnaz da (Çakıralp) gelecekmiş ama, Deniz Baykal'la buluşması varmış..
Eee.. Geleceğin Kültür Bakanı olmak kolay mı?.
***
Vallahi gidişi korkunç.. Zaten bu Cihangir, Ayazpaşa taraflarında her yer öyle.. Kargacık burgacık sokaklar, inişler, çıkışlar, arabanın zor döndüğü virajlar.. Elimizde telefon adım adım sorarak bulduk sonunda dükkanı.. Bulunca da, şahane.. İstanbul'un en güzel manzarası ile bir cam teras.. Bir yanda Harem, Salacak, Üsküdar.. Öte yanda yedi tepesi ile Bizans, minareleri ile tarihi sliüeti ile İstanbul.. Adı niye Lebi Derya o zaman anlıyorsunuz.. Galatasaray'ın Özhan'ın yok etmesinden önceki şampiyon kız takımının kaptanı Handan açmış.. Yemekleri de, servisi de, hepsinden önemlisi fiyatları da harika bir restoran..
25 ocak için rezervasyon yaptırırsanız, bir Dolunay gecesini, tavan dahil dört bir yanı cam terasta müthiş romantik yaşarsınız..
www.lebiderya.com
****
Sona yaklaştık mı ne?.. Hani son defa bir canlanırmış ya, yaratıklar.. Perşembe Jojo, Cuma Leb-i Derya yetmedi, cumartesi Günay'a gittim..
Gidince havayı, ambiyansı görünce "Günay yaşamalı" dedim herkes gibi bir daha.. İstanbul'da gece kulüpçülüğünün Son Mohikan'ı Günay.. Bu kapı da kapandı mı, tamam..
Yemek müziğinde Günce Kız harikaydı. Yemek müziği işte tam da bu.. Yemek yerken ister dinler, ister sohbet edersiniz. Biri ötekine engel olmuyor. Günce kendi gitarı ile söylüyor. İngilizce ve türkçe repertuarı iyi.. Ama bu kız bana sorarsanız olağanüstü bir söz yazarı ve besteci.. Kendi şarkılarını daha fazla söylemeli.
Ebru Gündeş'in o muhteşem sesini pek fazla dinleme fırsatı bulamadım. Orkestra ve vokalistler, solistle yarışma, onu aşma, geçme savaşında sanki.. Genelde önde hep onlar.. Ebru, Taner Şener'in sahneye giriş şarkısı "Safalar getirdiniz, safa geldiniz dostlar" diye sahneye geldiğinde harikaydı.. Sesi, fiziği ve kostümü ile harika.. Çok güzel alaturkalar söyledikten sonra, herkesin bayıldığı, ama benim tahammül edemediğim özgün müziğe geçince arkamda çılgınlar gibi eğlenen bir tıklım salon bırakıp çıktım.
Günay, efsanevi yılbaşı balosu için Gülben Ergen ve Levent Yüksel ile anlaşmış. Çok akıllı ve yerinde bir seçim. Günce kız da gene orda.. Demek ki, biz de ordayız..